09.06.2017

10 Cloverfield Lane: Dar Alanda Gerilim Nöbetleri

Yurtdışında eleştirmenler tarafından övgüye boğulan 10 Cloverfield Lane, ülkemizde de vizyona giriyor. “Cloverfield Yolu, No 10” adıyla vizyona girmeye hazırlanan yapım, J.J.Abrams’ın yapımcılığında yönetmen koltuğuna ilk filmini çeken genç bir yönetmen olan Dan Trachtenberg önderliğinde seyircisinin karşısında şansını deneyecek. Yaklaşık 15 milyon dolar bütçeli film, Amerika’daki vizyona girdiği ilk haftasonunda parasını çıkartarak artıya geçmeye başlamıştı. Bakalım ülkemizde film nasıl karşılanacak?

Öncelikle filmin konusunu özetleyelim. Michelle (Mary Elizabeth Winstead), erkek arkadaşını terk etmesinin ertesinde araba kazası geçirir. Kaza sonrasında kendine geldiğinde bir sığınağa hapsolduğunu fark eder. Kendisi dışında bu sığınağın içinde iki kişi daha vardır. Bu kişilerden biri onu bu yere getiren Howard (John Goodman), diğeri ise Michelle gibi yaralı olan Emmett (John Gallagher, Jr)’tir. Öğrenilen gerçekler hoşlarına gitmeyecektir. Böylece bu karakterlerin aralarında psikolojik bir gerilim ortamı cereyan eder.

10 Cloverfield Lane, gerilim severlerin seveceği tipte bir film olarak öne çıkıyor. Özellikle filmdeki karakterlerin arasındaki etkileşim ve bu kişiler arasındaki çatışmalar filmin en büyük kozu olarak nitelendirilebilir. Filmin çoğunluğu bir sığınağın içinde geçtiğinden ister istemez, insanları afakanlar bastıracak bir kapalı alan korkusu etkisi izleyicinin ensesinde olacaktır. Tabii karakterler arası paranoya ve tekinsizlik durumlarını da eklediğimizde inanılmaz psikolojik çıkarımlar yapmak mümkün gözüküyor.

Filmin öncülü Cloverfield buluntu film akımına öncülük eden filmlerden biri olması dolayısıyla önemli bir filmdi. Ancak bu filmi, öncülünden ayıran noktaların en başında filmin hikayesinin klasik anlatımla ilerleyişi denilebilir. Dolayısıyla film öncülünün hikayeye bakış açısını değiştirerek daha küçük bir hikayeye yöneliyor. Bu karar filmin etkili olmasını sağlıyor. Çünkü az karakterler olması, bu karakterlere daha çok özenilmesi anlamına geliyor.

Nitekim başta John Goodman olmak üzere, filmin minimal kadrosundaki Mary Elizabeth Winstead ve John Gallagher, Jr. Üstün performanslarıyla filmin bir an bile durağan hale gelmesini engelliyorlar. 103 dakikalık süresini adeta su gibi geçen film, aynı zamanda korku ve bilim kurgu öğelerini son derece yerinde harmanlayarak seyirciye sunuyor.

Peki filmin hiç mi kötü yönü yok. Tabii ki var. Bunun en başında filmin finalini sayabiliriz. Sürekli izleyicisini ters köşelere yatıran bir film bu kadar klişe bir sonla bitmesi, filmin ivmesini az da olsa düşürüyor. Tabii sıkıntılar bununla da sınırlı değil. Özellikle filmin bazı kısımlarındaki mantıksız seçimler ve kolaycı çözüm yollarına başvurulması filmin handikapları arasında yer alıyor.

Sonuç olarak bir devam filmi olmasına rağmen, kendi yolunu çizerek öncülünün önüne geçen bir yapım olarak film akıllarda kalıyor. John Goodman, iyi oyunculuğu sayesinde yer yer gerilim dozajını arttırarak filme vites değiştiriyor. Filmin büyük bir kısmı dar alana sıkışıp kalsa da, film akıcılığını sürdürüyor. Klişe finalini görmezden gelirsek, 10 Cloverfield Lane türün meraklıları için harika bir seçim olacaktır. Hatta ilk filmi izlemeyenler için daha da  keyifli bir seyire dönüşecektir.