16.04.2023

42. İstanbul Film Festivali’nde Dikkat Çekenler – 3

Festivalde son günlere yaklaşırken dikkat çeken filmlere dair yorumlarımı paylaşmaya devam ediyorum. Üçüncü yazımda yer alan filmler şu şekilde:

Germany Songs – Almanya Türküleri

Festivalde dünya prömiyerini gerçekleştiren ve beğendiğim işlerden biri de konusunu ilk okuduğum anda izleme listeme aldığım ve sonucunda memnun kaldığım Germany Songs – Almanya Türküleri oldu. Geçen yılın en sevilen işlerinden Cem Kaya imzalı Aşk, Mark ve Ölüm ile oldukça benzer bir konuyu son derece samimi bir dille aktaran belgesel, müziğin evrensel diliyle Almanya’ya göçen Türklerin duygularına tercüman oluyor. 1980’li yıllarda bir Alman-Türk rock grubunda solistlik yapan yönetmen Nedim Hazar’ın yönetmenliğini üstlendiği belgeselin canlı tanıklarla gerçekleştirilen röportajları ise sonraki kuşaklar için harika bir arşiv belgesi niteliği taşıyor. Görüldüğü yerde kaçırılmaması gereken bir iş.

Subtraction (Çıkarma)

“Tahran’ın ruh hali hakkında bir film yapmak istedim: Meseleleri doğrudan ele alan, açıkça politik bir film değil bu, şehrin havası, burada yaşamanın bize, hepimize, görsel ikizlerimizle birlikte nasıl hissettirdiği hakkında bir film” diyen Mani Haghighi’nin filmi Subtraction, keyifle izlediğim işlerin en başında yer aldı. Dinmek bilmeyen yağmurun yarattığı kasvetli atmosferini benliği ve zihni aldatmaya son derece müsait bir illüzyona dönüştüren film, İran sineması kodlarını bükerek aldığı riskin karşılığını fazlasıyla veriyor. Sonuna dek meraklandıran fişek gibi bir iş. Ocak ayında İran’da protestolara katıldığı için tutuklanan ve üç hafta tutuklu kalan Taraneh Alidoosti, rol aldığı her filmdeki gibi yine harika bir performansa imza atmış.

Bentu (Rüzgâr)

“Antonio Cossu’nun bu öyküsünü okuduğumda beni etkileyen pek çok tema buldum. Her şeyden önce çocukluk dünyası, askıdaki zaman, doğayla karşı karşıya gelen insanlık ve moderniteye geçiş. Ama Bentu, yaşlı Raffaele ile genç Angelino arasındaki dostluğun, çok insani bir ilişkinin hikâyesini de anlatıyor” diyen Salvatore Mereu’nun filmi Bentu, festivalin dingin anlatımıyla ilgimi çeken işlerinden biri oldu. Akmayan zaman ve sarı sıcağın yarattığı iç sıkıntısının etrafına usulca ördüğü hikayesiyle kısa süresini oldukça efektif kullanan film, doğaya bağlı kalan insanın yalnızlığını İtalyan yeni gerçekçi geleneğinin izinde nefis bir renk paleti ve hüzünle sunuyor.