21.04.2023
42. İstanbul Film Festivali’nde Öne Çıkan Filmler
42. İstanbul Film Festivali’nde gösterilen, izlemek isteyebileceğiniz filmlerden kısaca bahsetmek istiyorum.
Kötü Yaşamak
Üç nesil anne-kız ilişkisini anlatan film kadınların birbirlerinde fark etmeden yarattıkları travmaları konu alıyor. Bu kadınlar birbirlerini anlamakta güçlük çekerken birbirlerini anlamaya da çalışmıyor. Filmin durağan ve karanlık sahneleri ağırlıkta. Kamera da karakterlerin bakış açısı gibi sabit. 2023, Portekiz-Fransa ortak yapımı filmde karakterler gibi izleyici de yalnızlığa itiliyor.
Bir Aşk Hikayesi
2022 Fransa yapımı filmde iki tane romantik olmayan aşk hikayesi izliyoruz. Aynı çocukluk travmalarına sahip iki kardeşin ilişkileri üzerinden karakter dönüşümlerini veren filmde aşk hikayeleri mutlu bitmese de mutlu bir hikaye anlatılıyor. Birbirini dönüştüren karakterler, hayatın içindeki gibi komediyle ve dramla kendi hikayeleri içinde de dönüşüyorlar.
Kopenhag Diye Bir Yer Yok
Nihilizmin sınırlarında dolaşan iki aşığın hikayesini erkek aşığın zihninden izliyoruz. Bu aşka dair izleyiciye verilenler erkeğin aklında kalanlardan ibaret. İzleyici bunu fark edince gördüğü ilişkinin gerçekçiliğinden şüpheye düşüyor. Bu şüpheye erkeğin zihni ve kamera da eşlik ediyor. Yine de bir bütünleşme peşinde olan çiftin kendilerini çevrelerinden tamamıyla izole etmelerinin nihai sonucunun ölüm olması günümüzde varoluşsal sancılar çeken insanların aşk anlayışının da bir yansıması olabilir.
Al Yelkenler
Fransız büyülü gerçekçiliğinin örneği olan filmde toplum tarafından dışlanmış ve cadı olarak anılan bir kadının bebekliğinden itibaren hikayesini izliyoruz. Film 1918 senesinin toplumsal gerçekçiliğini yansıtırken, özne olan karakterin iç dünyasını vermeye başladığında büyülü bir hal alıyor. Bu biçime de yansıyor. İç mekân ışıklarının Rembrant’ı anımsattığı filmde stok görüntülerden de yararlanılıyor.
Pamfir
Birçok ortak yapımcısı olmasıyla dikkat çeken filmde Ukrayna kırsalında bir kaçakçının hayatına dahil oluyoruz. Kolayca Romanya’dan Avrupa Birliği’ne kaçak mal sokan bu köy insanlarının para kazanmak için başka bir iş yapması mümkün değil. Hristiyan ve pagan geleneklerin karışımı olan bir kültürde yaşayan halk Avrupa’ya çok yakın fakat Avrupalı değildir. Baba-oğul ilişkisini merkezine alan filmde testosteron hakim. Tüm erkekler gergin ve babalar ve oğullar problemli bir ilişki içinde. Oğluna iyi örnek olmak isteyen Pamfir neler yapabilir?
Sanki Her Şey Biraz Felaket
Türkiye’de varoluşsal sancılar çeken müthiş sıradan insanların müthiş sıradan anlatımına şahit oluyoruz. Bu sıradanlığı içerik ve teknik olarak tek bozan şey karakterlerin ağladığı sırada giren alakasız mutlu bir piyano müziği.
Ren Altını
Fatih Akın’ın son filmi olan Ren Altını, hikayesi İran’da başlayan ve Almanya’da biten bir müzisyenin hayatını konu alıyor. Bunu yaparken de Avrupa’da mülteci olmak ve Ortadoğulu olmak durumları üzerinde duruyor. Dram sayılabilecek bir hikaye anlatırken Fatih Akın’ın izleyiciyi gerçekçilikle güldürmesi filmi eğlenceli kılan noktalardan sayılabilir.
Harka
Yine Ortadoğulu olmak üzerine bir film olarak kısaca yorumlanabilir. Toplumda kimsenin görmediği/kimsenin görmek istemediği kaçakçı bir karakteri izliyoruz. Hayalleri ve sorumlulukları arasında kalan ve işsizlikle sınanan genç bir adamın hikayesi gelir eşitsizliğine dikkat çekilerek anlatılıyor. Karakterimiz kız kardeşlerine bakmakla yükümlüyken bir tatil beldesinde turist olduğunu anladığımız mini etekli bir kadın hesabı ödeyip gidebiliyor. Kendisi ülkesinde yoksullukla mücadele etmek zorunda kalan genç adam bunu kabullenemiyor ama onun sesini duymak isteyen de yok.