30.04.2024

43. İstanbul Film Festivali’nden Wim Wenders Geçti

43. İstanbul Film Festivali’nden: Filmler Hayata Bakışımızı Değiştirebilir

Bu yıl 43. kez gerçekleşen İstanbul Film Festivali’nin en çok konuşulan ve en heyecanlı bölümü belki de onur ödüllerinin sahibi Wim Wenders ve Kōji Yakusho’nun İstanbul’a gelerek, sinema tutkunlarıyla buluşmasıydı.

Sadece bizler için mi? Galiba ünlü yönetmen ve oyuncusu için de çünkü Wim Wenders, 78 yıldır bu anı beklediğini basın toplantısının daha en başında dile getirdi. İstanbul’a hayran kaldığı ve İstanbul’un onda film çekme isteği uyandırdığı Perfect Days-Mükemmel Günler’in devamını Perfect Nights -Mükemmel Geceler ismiyle İstanbul’da çekebileceğini söylemesinden belliydi. Bu film gelir mi bilemem ama hayali bile güzel. Ünlü yönetmenin şehirlerde çektiği filmleri hatırlarsak, mekân olarak İstanbul neden olmasın.

Mükemmel Günler’den yıllar önce, 1985’te Tokyo’da Tokyo-Ga filmini çekmişti. Bu filmde ünlü Japon yönetmen Yasujirō Ozu’nun izini takip ederken, bir yandan da şehrin değişen yüzünü görüyoruz. Sadece bunlarla da kalmıyor. Film, Wim Wenders’ın kendi dilinden kendisiyle ilgili, sinema anlayışıyla ilgili de çok değerli bilgiler içeriyor. Acaba İstanbul’da film çekse, hangi yönetmenin filmlerine konu olan mekânlara giderdi? Ya da hangi yönetmeni anlamak, tanımak isterdi? Basın toplantısında Wim Wenders’i dinlerken, sonrasında Mükemmel Günler’i, Paris-Texas’ı, Tokyo-Ga’yi düşünürken, bir yandan da bu sorulara takıldım kaldım. Mükemmel Günler, İstanbul Film Festivali’nin yanı sıra MUBİ’de de gösterimde. Basın toplantısına katılan MUBİ’nin kurucusu Efe Çakarel, Mükemmel Günler’in MUBİ bölgesi içinde gösterildiği 20 ülkede en fazla Türkiye’de izlendiğini söyleyince Wim Wenders, gülerek “Doğru yerdeyiz” dedi. Filmleriyle tanıdığımız yönetmeni bu yıl film festivalinde yakından görmek, şakacı kişiliğini tanımak eminim hepimize çok iyi geldi.

Wim Wenders, Mükemmel Günler filmiyle ilgili, daha önceden yapılmış dokuz filmden söz ediyor. Bunlardan birisi kuşkusuz Tokyo Hikâyesi. Yapım yılı 1953. Ozu’nun gördüğü ilk filmi olduğunu da belirtiyor. Ozu’nun krallığında,filmlerin gerçek yaşama yaklaşabileceğini, insanların filmlerde kendi hikâyelerini anlatabileceklerini anlamış. Tokyo Hikâyesi’ndeki yaşlı adamın ismi Hirayama. Mükemmel Günler’de Kōji Yakusho’nun canlandırdığı karakterin ismi de Hirayama. Bu film adeta Ozu’nun minimalist dünyasına bir saygı niteliğinde. İki büyük ustanın filmlerini arka arkaya izlemek bir sinema şöleni.

 

Cannes’dan en iyi erkek oyuncu ödülüyle dönen Kōji Yakusho ise İstanbul için daveti ilk aldığı anda gelmeyi kabul etmiş çünkü yıllar önce İstanbul’a Uçalım, Gecelerin Cenneti’ne gidelim şarkısını dinlediğinde, ne kadar seksi bir kent, gitmem gerek diye düşünüyormuş. Basın toplantısında bunları söylerken az da olsa şarkıyı da mırıldandı. Kōji Yakusho da, Wim Wenders gibi güler yüzlü bir kişilik. Aynı dili konuşmamalarına rağmen, neden beraber çalıştıkları ve ortaya bu kadar iyi iş çıkarttıkları aralarındaki uyumdan belli oluyor.

Mükemmel Günler’de Hirayama karakterinin fotoğrafa olan merakı da tesadüf değil. Her film onu yaratanların özelliklerini barındırır diye düşünürüm. Wim Wenders, aynı zamanda fotoğrafla da ilgili. Onun Toprağın Tuzu belgeselini fotoğraf meraklıları hatırlayacaklardır. Ünlü belgesel fotoğrafçı Sebastio Salgado’yu anlattığı bu belgeseli, fotoğrafçının oğlu Juliano Ribeiro Salgado ile birlikte 2014 yılında yapmışlardı.
Wim Wenders’in bir diğer önemli eseri 1982 yılında sinemanın geleceği üzerine yaptığı film. Cannes Film Festivali sırasında bir otelin 666 numaralı odasında, dönemin ünlü yönetmenlerine aynı soruyu sorar: “Sinemanın geleceğini nasıl görüyorsunuz?” Steven Spielberg, Michelangelo Antonioni, Jean luc Godard, Paul Morrissey gibi bir çok yönetmen, odada tek başına, aynı kameraya, aynı ortamda konuşur. Sadece Yılmaz Güney, güvenlik nedeniyle o odaya gelemez, ondan ses kaydı alınır.

Tekrar Mükemmel Günler’e ve basın toplantısına dönersem, Wim Wenders, Kōji Yakusho ile ilk başlarda prova yaparak çalıştığını ama üçüncü günden sonra, artık kurmaca karakterle belgesel çekimi yapar gibi çalıştığını belirtti. Kameramanla o kadar senkronize çalışmışlar ki, kameraman arkasında gözleri olmalı, benim ne yapacağımı biliyor diyormuş. Yakusho ise bu noktada bu filmin kendisi için de yeni bir deneyim olduğunu söyledi. İlk başta belirlenmiş bir dağıtımcı yokmuş ve filmin dağıtıma girip girmeyeceği belli değilmiş. Konunun Tokyo tuvaletleri olduğunu, Wim Wenders’in çekeceğini öğrenince bu temiz bir iş olacak, büyük bir iş olacak diye düşünmüş.

Mükemmel Günler, bir yol filmi. Yollar, Wim Wenders için önemli. Bu filmde de araba önemli bir yer tutuyor ve arabanın içindeki sahneleri çekerken kendini çok iyi hissettiğini söyledi. Tabii Tokyo trafiğinde, küçük bir arabada, Hirayama, yönetmen, kameraman… Nasıl çelim yaptıklarını tahmin etmek çok zor olmasa gerek. Filmin sonunda Nina Simone kasediyle, Koji o trafikte araba kullanırken, heyecanlı, duygusal anlar yaşanmış. Yönetmen, kesmek istememiş, kameraman sonuçta çekimi ağlayarak bitirmiş.

Son olarak, Wim Wenders’in kendisini her şeyi toplayan umutsuz bir koleksiyoner olarak tanımlamasına değineceğim. Bunu söyledikten sonra, öte yandan da mutlu olmak için gerçekte sahip olduklarınızdan çok daha azına ihtiyacınız var demeyi de ihmal etmedi. Hatta bir soru üzerine, bazı şeyleri azaltabilseydim daha mutlu bir adam olurdum diye de ekledi. Daha önceki filmlerini düşünürsek, hatta Berlin Üzerindeki Gökyüzü (1987)’nde gözlenen insanların odalarına girersek, indirim kuponları, kartpostallar, hatta biletler, her şeyi biriktirenler, atmayan, atamayanlar…Ya Mükemmel Günler’in Hirayaması. Küçük bir odada, az eşyayla, yaşamını sürdürmek için yetecek kadarla, azla, minimumda yaşayan Hirayama. Wim Wenders keşke biz de bunu yapabilsek, gezegenimiz çok daha iyi bir durumda olurdu dedi. Keşke yapabilsek. Belki de Mükemmel Günler, bazılarımız için, hayata bakışımızı değiştiren filmlerden birisi olarak anılacak. Bunu kendi adıma olumlu yanıtlayabilirim, başkalarını bilemem ama şundan eminim ki, 43.İstanbul Film Festivali Wim Wendersli günlerle unutulmayacak.