17.08.2019

İnce Düşünülmüş Bir Kaçış Planı: Escape at Dannemora

2015 yılının yaz aylarında yaşanan, iki mahkûmun New York’un kuzeyindeki bir hapishaneden kaçış hikayesinin dizi olarak Brett Johnson ve Michael Tolkin tarafından adapte edildiği, Ben Stiller’ın ise tüm bölümler için kamera arkasına geçtiği suç draması Escape at Dannemora (2018), kadrosunda Benicio Del Toro, Patricia Arquette, Paul Dano, Eric Lange ve David Morse gibi deneyimli oyuncuları barındırıyor. Patricia Arquette’e “Mini Dizi Kategorisinde En İyi Kadın Oyuncu” Altın Küre dahil birçok ödül getiren dizi on iki dalda adaylığıyla 71. Emmy Ödülleri’nin en güçlü yapımlarından biri olarak görülüyor.

Dizi, Richard Matt ve David Sweat adındaki iki mahkûmun Clinton Hapishanesi’nde çalışan Joyce ‘Tilly’ Mitchell adında bir kadının yardımıyla oradan kaçışını konu alıyor. Yalnızca yedi bölüm süren dizi her bölümüyle izleyicisini etkilemeyi başarıyor.

Konu rahatlıkla bir filme uyarlanabilir olmasına rağmen toplamda yaklaşık sekiz saat süren yavaş ama etkili bir hikâye resmediliyor. Mahkumların kaçış planını bölümlere yediren yazarlar, aynı zamanda hapishanedeki hayatı da detaylı vermek istemiş olacaklar ki yerinde diyaloglar ve derinleştirilmiş karakterlerle izleyiciye birden fazla olay örgüsü anlatıyor.


Bir Kadın Üç Adam

Tilly hapishanenin terzihanesinde mesai yapan ve her gün onlarca mahkumla aynı odada kalan, yalnızca bir çalışan olmasına rağmen aslında en az oradaki mahkumlar kadar kapana kısılmış bir kadın olarak karşımıza çıkıyor. Uzun süren yorucu çalışma saatlerinden sonra eve gittiğinde kendisini görüntüsüyle tatmin etmeyen, yeteri kadar ilgi göstermeyen, hafif yavaş bir kocanın beklediğini bilen Tilly, sıkıntısını genç bir mahkûm olan Sweat’le haftada birkaç defa kısa süreli birliktelik yaşayarak atıyor. Aralarındaki ilişki ortaya çıkınca terzihaneden uzaklaştırılan Sweat’in yerini daha olgun, daha kurnaz ve manipülatif Matt alıyor. Sweat’i bir türlü unutamayan Tilly böylece aklında Sweat, yanında Matt, evinde kocası Lyle tehlikeli bir çıkmaza giriyor.

Orta yaş bunalımındaki birçok kadını temsil eden Tilly’nin bulunduğu ortamda dayatılan kurallara kendince başkaldırışları hayatındaki tek heyecan verici aksiyon olunca mahkumların da istediklerini almaları için Tilly’i içi boş hayallerle doldurmaları kaçınılmaz oluyor. Bu nedenle sözde sevgililerinin kendilerine sağladığı malzemelerle etkileyici bir kaçış gerçekleştirebiliyorlar.

Durağan hayatını yaşadığı fantezilerle renklendiren Tilly için Sweat ve Matt’le Meksika’ya yerleşme planının aylarca kafasını kurcalayan küçük bir mutluluktan başka bir şey olmadığını fark etmesi düşük profilli bu ağzı bozuk kadının kaçış gecesi kararlarını gözden geçirmesine neden oluyor. En sonunda sürekli ötelediği kocasının kendisini olduğu gibi kabul eden ve ölene kadar yanında olacak tek insan olduğunu anlayınca hem kendisinin hem de evcilik oynadığı mahkumların kaderini belirleyecek bir adım atıyor.


Diziye Ben Stiller Etkisi

Stiller’ın projeye bağlanma nedeni bu kaçış hikâyesinin “olağanüstü” olduğunu düşünmesi. “Her zaman böyle bir şeyin nasıl olabileceğini merak etmişimdir. Hapishanedeki mahkumlarla çalışanların ilişkilerini ve orada yaşadıklarını öğrenmek benim için çok etkileyiciydi, diyor başarılı yönetmen. Dizide görsel olarak ekrana yansıtacağı dünyaya başta yabancı olduğunu, bu nedenle endişe duyduğunu belirtiyor. Çekime başlamadan önce derin bir araştırma süreci geçirdiklerini, söz konusu hapishaneye gidip olayların geçtiği yerleri gezdiklerini ve gerek ikili ilişkileri gerekse kaçış planını olabildiğince gerçeğe uygun resmetmeye çalıştıklarını söylüyor.

Komedi geçmişinin Escape at Dannemora’yı yönetmesine negatif etki yaratmadığını, janrları çok belirgin olmayan 70’lerde izlediği yapımları örnek vererek, o zamanlarda çekilen çok ciddi filmlerde bile komedi elementleri olduğunu, komik olanların da bazen dramatik sahnelerle bezendiğini hatırlıyor ve bu filmlerin etkisiyle kamera arkasında kendine has bir üslup yakalayabildiğini söylüyor. Oynadığı filmlerle yıllarca evimize konuk olan başarılı aktör kamera arkasını kamera önünden daha çok sevdiğini itiraf ediyor.

İç mekân çekimlerinde hapishanenin karanlık ve basık havasını başarıyla ekrana yansıtan Stiller’ın dış mekân çekimleri bir o kadar ferah. Dizide görünen kısıtlı doğa manzarasını sonuna kadar kullanan yönetmen verdiği bu kararla, tüm gününü hapishane geçiren ve aslında her biri monoton ve renksiz bir hayata mahkûm olan suçlular kadar düşük maaşla çalışan motivasyonu kırılmış çalışanların da ruhsal sıkıntılarını ve yaşadıkları rahatsızlığı izleyiciye daha derinden hissettiriyor.


Güçlü Oyuncu Kadrosu

The Usual Suspects, Traffic ve Sicario filmlerinden tanıdığımız Oscar’lı oyuncu Benicio Del Toro canlandırdığı Matt karakterinin hakkını sonuna kadar veriyor. Bakışları, duruşu, konuşması, karizmasıyla ekranı dolduruyor. Özellikle Medium dizisiyle kariyerinde sıçrama yapan ve Boyhood’daki rolüyle Oscar kazanan Patricia Arquette, Başkası olsa Tilly karakterini bu kadar iyi oynayamazdı,” dedirtiyor. Genç yaşına rağmen filmografisine Little Miss Sunshine, Ruby Sparks, Prisoners, Swiss Army Man gibi filmleri sığdıran Paul Dano ise mahkûm Sweat’i başarıyla canlandırıyor.

Dizinin odak noktası bu yıldızların her birinin mini dizi kategorisinde sırasıyla “En İyi Erkek Oyuncu”, “En İyi Kadın Oyuncu”, ve “En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu” Emmy ödüllerine adaylığı bulunuyor.