28.08.2019

Sinemanın En İyi İkili Performansları – 16: Diane & Camilla

Sinema Tarihinin En Ateşli Çifti Diane ve Camilla

Büyük dahi usta David Lynch’in 2001 yılında çektiği ve Cannes Film Festivali’nde En İyi Yönetmen ödülünü kucaklamasını sağlayan Mulholland Drive mavili kırmızlı alacalı bulacalı gerçekle düş arasında, seyredeni allak bullak eden bir yapım. Bu filmle ilgili ortalama bir duyguya sahip olmak imkansızdır. Ya kafanız çok karışır ama çok seversiniz ya da yine kafanız çok karışır ama nefret edersiniz.

David Lynch’in çılgın ve ele avuca sığmayan bir yönetmen olduğu aşikar, resim eğitimi sonrasında kendisini sinemaya veren zat-ı muhterem resimlerindeki gibi renklerle oynamayı çok seviyor. Mulholland Drive, Lynch için bir tuval görevi görmüş gibi, özellikle kullandığı ve değer atfettiği kırmızı ve mavi renkleri filmin her yerinde karşımıza çıkıyor. Açtırma kutuyu söyletme kötüyü misali filmimizin ana karakterlerinden Rita’nın açtığı mavi kutu sonrası ikiye yarılan hayatlar, alt üst olan gerçeklik algısı gerçekle yüzleşmeyi, gerçeği kaldıramamayı ve fani dünyadaki en bireysel eylem olan intiharı beraberinde getiriyor.

Öncellikle bir Amerikan dizisi olarak tasarlanan Mulholland Drive sonrasında film projesi haline gelmiş. Filmle ilgili kısa bir hikaye anlatmaya kalksak, oyuncu olmak hayaliyle Kanada’dan Hollywood’a gelen Diane’nın kendinden daha yetenekli bir oyuncu olan Camilla ile aşk yaşamaya başladıktan sonra mesleki başarısızlıklarına eklenen aldatılma ve işinden edilme güdüsüyle tutkuyla sevdiği kadını kiralık katil tutarak öldürtmesi, sonrasında vicdan azabından hayallere dalması ve en sonunda bu azapla ölmesini konu alan sabun köpüğü bir Hollywood melodramı yakıştırmasını yapabiliriz. Konu Lynch olunca böylesine sıradan bir hikaye bile bambaşka bir hale dönüşüyor. Hikaye eğilip bükülüyor, zaman ve uzam karmaşıklaşıyor, imgelerce hikaye ve tema ortalığa seriliyor. Gerçeklik algısı maviden kırmızıya evriliyor.

Lynch bir yandan kıskanç bir kadının sevgilisini öldürme hikayesini anlatırken diğer yandan Hollywood’daki sahte dünyayı en çarpıcı şekilde gözler önüne seriyor. Quentin Tarantino’nun son filmi Bir Zamanlar Hollywood’da filmindeki Rick Dalton ve Cliff Booth karakterleri aracılığıyla tanık olduğumuz yoz, cinsiyetçi, ayrımcı ve çok kolay insan harcayan vahşi orman Mulholland Drive filminde de benzer şekilde betimleniyor. Lynch’in filmdeki en büyük başarısı rüyaları gerçekle kırması ve tam kabusa dönüşüyorken kırmızı bir çarşaf üzerinde uyandırması. Kara bir suç filmini aşkın ve kıskançlığın eksenine çekebilmesi aynı zamanda. Filmin iki ana karakteri var. Betty (Dianne) ve Rita (Camilla) sinema tarihinin gördüğü en ateşli ve bahtsız çiftlerden olan bu ikili Diane’nin sayesinde yeniden ve yeniden yaratılıyor. Filmde mavi kutuyu Camilla ( Rita) açıyor. Saçılan paralar, hayatlar ve kendileri aslında. Luis Bunuel’in Gündüz Güzeli filminde Severine karakterinin açtığı ve içindekinin ne olduğundan hiç bir zaman emin olamadığımız kutu gibi, sırlarla dolu bir evrene doğru ilerliyoruz.

Tutkunun Ateş Dansı Betty, Yoksa Diane mi Desek

Filmin ilk yarısında gerçeklik sandığımız yapay dünyada karşımıza çıkan ilk karakter Betty (Naomi Watts). Kanada’da dans yarışmasında ödül alan ve teyzesinin yanına oyuncuya olmaya gelen güleç yüzlü hafif saftirik taşralı kız imajı. Betty rolünü çok abartan haliyle ortalıklarda salınır, evdeki yabancıyı yani Rita’yı (Laura Harring) koruması altına alır. Oyunculuk seçmelerine gider başarılı olur, aşık olur, iyi sevişir. Bütün iyiler ve sahte olma duygusu Betty’de toplanmıştır. Lynch’in hayali ana karakterine verdiği isimlerde ilginçtir. Sahte mavi Betty ve dünya sinema tarihinin özlemle alınan en fettan kadını Gilda’ya hayat veren Rita. Betty, Betty Blue filmindeki Betty gibi kendi gözünü çıkarmaz ama öldürür, Rita ise Gilda gibi fettanlıklarıyla erkekleri kandıran, aldatan, sahnede tek olmak isteyen kötü bir kadındır. Gilda’ya sadece tek bir tokat atılmıştı ama Rita öldürülüp çürümeye bırakılacaktır.

Filmin ilk yarısında yardımsever bir şekilde Rita’ya yardım eden Betty. Mavi kutunun açılmasından sonra aslına rücu edecektir. Sayıklar gibi hırıltılar çıkararak ayılmaya çalışan, gözünü açtığı her anda yeniden hayallere dalan Betty, her şeyi kafasında kurmaktadır. Filmin kırmızı ikinci yarısında gerçek hikaye sinyallerini vermeye başlar. Betty gerçek dünyada Diane olduğunu fak eder. Rita ise sevgilisi Camilla‘dır. Hayallerinde kendini haklı, mağdur ve aynı zamanda mağrur olarak gören Diane, Camilla’yı suçlu aldatan kötü bir kadın olarak canlandırmaktadır. Hayalinde hafıza kaybı yaşayıp ona muhtaç olan bir Rita çizer. Filmin tamamına yayılan bilinç kaybı Diane’nin Camilla için yarattığı hafıza kaybı ile bütünleşmektedir. Filmin tamamına kayıplarla, titrek kamerayla bilinçsizlik duygusu hakim olmaktadır. Diane ile Camilla arasında tahtından vazgeçen bir Prens Charles da yoktur. Olsa olsa korkak bir yönetmen girebilmiştir aralarına ve kocaman bir kıskançlık.

Filmin ilk yarısında ürkek, iyi kalpli ve yardım sever Betty, Diane olduğunu anladığında pervasızlaşacak ve kötü oyuncu haline geri dönecektir. Tutkunun ateş dansı Betty ‘yi sonsuza kadar Diane yaparak cezalandıracaktır.

Kötü Kadın Rita Yoksa Camilla mı?

Filmin başında Mulholland Drive mevkisinde kaza geçirip bilincini kaybettiğini sandığımız Rita, siyah saçlı ve kırmızı rujlu haliyle asi ve fettan bir imaj çizmektedir. Hatta bir ara Diane’nın katili sanmamıza neden olan gelişmeler bu imajı daha çok besler. Çantasından çıkan paralar ve hayali mavi anahtar filmin kilit nesneleri gibidir ve ucu hep Rita’ya dayanır. Kendini katil sandığı için görünüşünü değiştiren ve sarı peruk takıp deri değiştiren Rita, Camilla olmaya hazırlanmaktadır. Ve onu ancak bir benzeri öldürebilecektir. Filmin tek kurbanı olan Camilla, Diane tarafından kendine muhtaç bırakılmaktadır. Kurban – cellat ilişkisinin değişkenliğinde kimi zaman hak verebileceğimiz Dianne ise vicdan azabından kıvranmaktadır. Hayallerden sıyrılmış bir dünyada Camilla ve Diane sevgilidirler. Tutkuyla sevişirler, birbirilerini çok kıskanırlar. Aslında Diane’ya sahip çıkan Camilla’dır. Ama sonra aralarına önce hırsları sonra başka bir erkek girer. Kurban-cellada karışır aslında halen çok aşıktır. Aşkın hileli kurallarına kimsenin aklı tam olarak eremez. Çürümüş bedeniyle evinde yatan Camilla ise geri gelmez.

Sinema tarihinin en ateşli çiftlerinden olan Diane ve Betty , aşkın iktidar savaşında güçsüzce yenilmiş, imgeler enflasyonu içerisinde kaybolmuş ve yitmişlerdir. Kurbanın cellata karıştığı ve kendini pembe sulara bıraktığı filmde kuşkusuz Lynch’in yarattığı rüyalı evren bizi içine çeker. Filmin kamera arkası görüntülerinde Betty’nin Diane olduğunu ve Camilla’ya aşık olduğunu anladığı bölümde Naomi Watts’un akıllara durgunluk veren method oyunculuğu, rol için ne kadar iyi bir seçim olduğunun kanıtı gibidir. Lynch seçtiği oyuncular arasında muhteşem bir uyum yaratarak, sinema tarihine harika bir çift hediye etmiştir.