14.10.2019

Prestij Elde Ederek Batmak İster misiniz?

Film festivalleri hiç kuşku yok ki sinemaseverler tarafından senenin en özel günleri olarak el üstünde tutulur. Film seçkisinin açıklanmasıyla beraber başlayan program yapma telaşını bilet alma telaşı izler ve nihayetinde festivale kavuşarak yaklaşık on günlük bir maratonda salonlar arasında mekik dokuyup bir süre de olsa başka bir dünyaya adım atmış oluruz. Seyircinin filmden filme koştuğu Filmekimi’nin bundan birkaç gün önce (11 Ekim) karşı karşıya geldiği suçlama ise gündeme bomba gibi düştü ve yeni bir tartışmanın daha fitilini ateşledi.

Asıl konumuza geçmeden önce ilk olarak küçük olan soruna değinelim. Filmekimi’nin bu sene karşı karşıya kaldığı ilk tepki bilet fiyatlarının açıklandığı an olmuştu. Geçtiğimiz seneye nazaran zamlanarak 30 TL’yi bulan tam ve 18 TL’yi bulan indirimli bilet fiyatları birçok sinemasever tarafından tepkiyle karşılandı ve sosyal medyada binlerce kez yazılıp çizilen bu tepkinin ne derece etkili (!) olduğunu biletlerin satışa çıktığı ilk gün bazı filmlerin biletlerinin anında bitmesiyle görmüş olduk.

Bilet fiyatları tartışması daha üç gün bile geçmeden unutulduktan sonra ve Filmekimi maratonu devam ederken ortaya çıkan bir başka konu ise bu seneki Filmekimi’nin önüne geçmeye yetti. 11-15 Ekim tarihleri arasında Filmekimi’nin İstanbul dışında gerçekleşen Ankara ayağında gösterimlerin Cinemaximum Cepa’da gerçekleşiyor olması bağımsız filmleri bağımsız sinema salonlarında izlemek isteyen sinemaseverleri biraz üzdü ve niçin Büyülü Fener’de yapılmadığı şeklinde merak edildi. Bu durumun arkasında yatan nedenin Ankara’da bulunan bağımsız sinema salonu Büyülü Fener’in Twitter hesabı üzerinden paylaştığı ve İKSV / Filmekimi’ne göndermiş olduğu mektupta yer alan iddialar olması ortalığı fena halde karıştırdı. Mektupta yazılanları tartışmadan önce Büyülü Fener’in mektubunu inceleyelim:

Mektupta yazılan ifadelerde de görüleceği üzere normal koşullar altında hasılat paylaşımlarının %50-50 olduğu sektörde ne hikmetse İKSV tarafından sinema salonlarına lutfedilen %27’lik hisse ile sinemaların bu işi adeta yok pahasına yapmasına neden olduğu açıkça görülebilir. Bu durumda %73 gibi dev bir hisse ile sinemaları zor durumda bırakan İKSV ve Filmekimi’nin festival bütçesini bu yolla ve 30 TL’lik bilet fiyatları ile çıkarıyor olması en başta sinema işletmeleri ve sinemaseverlere yapılan bir haksızlık olarak görülebilir. Sinema işletmelerine Filmekimi gibi prestijli bir sinema etkinliğine dahil olma prestijini verirken aynı zamanda ölüm fermanlarını da imzalatan bu hisse paylaşımı başlıkta da belirtilen soru cümlesini de sinemalarla karşı karşıya bırakıyor: Prestij Elde Ederek Batmak İster misiniz?

Tüm bunların ışığında İKSV ve Filmekimi yönetiminden kamuoyuna karşı henüz hiçbir açıklama yapılmamış olması da olayın vahametini ve gerçeklik payını her geçen gün artırıyor. Bu durumdan sonra İKSV ve Filmekimi yönetimine sorulması gereken birçok soru var hiç kuşku yok ki. Bu denli önemli bir kültür sanat kurumunun böylesine önemli bir organizasyon için güçlü ve uzun süreli bir sponsor bulamaması da acaba bilinçli yapılan bir eylem mi yoksa bir beceriksizlik mi olduğu da akıllara takılan en önemli soru.

İzlenen bu politikayla bağımsız sinema salonlarını adeta batmaya iten böylesine vahim bir durum için umarım sinema işletmeleri, sinema yazarları, meslek örgütleri ve en önemlisi bu tür festivalleri yaşatan sinemaseverler dik bir duruş sergileyerek gerekli tepkiyi verir. Unutmayalım ki bağımsız salonların kepenkleri indikten sonra göz boyama amaçlı yapılan protestolar, tepkiler ve sosyal medya paylaşımları bu salonları geri getirmez…