24.08.2022

Julie & Julia: Yemek Birleştirir

Dilge TUNÇ

Yemeğin Birleştirici Gücü

Yemek bütün kültürlerde birleştirici bir özelliğe sahiptir. Ailece yenen yemekler, kutlama – bayram sofraları, doğum günleri için kurulan masalar insanları her zaman bir araya getirir. Filmlerde, dizilerde de herkesi topluca göstermenin en kolay yolu yemek-sofra sahneleridir.

Julie & Julia filminde yemeğin, bütün bunlar dışında da birleştirici bir özelliği olduğunu görebiliyoruz. Birbirini hiç tanımamış, hiç karşılaşmamış hatta farklı zamanlarda yaşamış olan iki insanı bile birleştirebildiğini, hayatlarını kesiştirdiğini…

Yönetmenliğini Nora Ephron’un yaptığı film iki ayrı kitaptan uyarlanmış ve 2009 yılında gösterime girdi. Başrollerde Meryl Streep ve Amy Adams var.

Julia

Julia Child (Meryl Streep) 1948 yılında eşi ile birlikte Paris’e yerleşir. Julia boş durmayı sevmeyen ve kendine bir uğraş bulmaya çalışan renkli bir kadındır. Çeşitli hobiler edinmeyi dener ancak hiçbirini devam ettirmek konusunda istikrar sağlayamaz. Yemek yemeyi fazla sevdiğini ve bunun onu oldukça mutlu ettiğini sık sık görürüz. Sonunda yemeği sadece yemekten vazgeçip yapmaya da karar verir ve Paris’in en ünlü yemek okulu olan Le Cordon Blue’ya yazılır. Çok temelden başladığı eğitim onu tatmin etmez çünkü Julia kendinden emin ve cesur bir kadındır. Eğitimine daha üst sınıflardan profesyonel olarak devam etmeye karar verir. Sadece erkeklerin bulunduğu bir sınıfta derslere başlar. Başarısızlığı asla kabul etmez ve çok fazla çalışıp kısa sürede sınıfın en iyisi olma yolunda ilerler. Bu sırada Paris’i çok sever, kendine arkadaşlar edinir, onları sık sık evine davet edip güzel yemekler hazırlar. Julia ve iki arkadaşı, mezuniyetine yakın zamanda bir yemek kitabı çıkarmaya karar verirler. Bu süreç zorlu olacaktır ama Julia pes etmez. Kitap fazla uzun olduğu için çoğu yayınevi kitabı basmak istemez. Aynı zamanda kocasının işinden dolayı uzun süre yaşadıktan sonra çok sevdiği Paris’ten de ayrılmak zorunda kalmıştır. Zaman zaman umutsuzluğa kapılsa da pozitif biri olmaktan ve çalışmaktan hiç vazgeçmez. Sonunda hedefine ulaşır ve kitap basılır. Julia bu kitabın basıldıktan seneler sonra bambaşka bir insanın hayatını değiştireceğinden habersizdir.

Julie

Julie Powell (Amy Adams) ise Julia’nın aksine 2002 yılında yeni taşındığı yerden hoşlanmamıştır ve bir çağrı merkezinde çalışmaktadır. 11 Eylül sonrasında insanların yaşadığı travmaları dinleyerek onlara yardımcı olmaya çalışır. Yaşadığı yerden, çalıştığı işten ve tanıştığı insanlardan hoşnut olmayan Julie hayatına yeni bir yön vermenin yollarını arar. Julie yemek yapmayı çok sever, iş dönüşleri kendini rahatlatmak ve biraz mutlu olmak için mutfakta vakit geçirir. Julia’nın yemek kitabıyla ise çocukluğunda annesinin önemli bir gece için kitaptan bulmuş olduğu bir tarif sayesinde tanışır. Sonunda bir yemek blogu açmaya karar verir ve kendine Julia’nın kitabındaki 524 tarifin hepsini bir senede yapma hedefini koyar. Blogunda her gün bir tarifi anlatır ve yemeyi yaparken neler yaşadığını yazar. Takipçileri giderek artarken yavaş yavaş adı da duyulmaya başlar. Bir süre sonra, blogunu işi ile birlikte yürütmekte zorlanır ancak o da Julia gibi pes etmez. Hedefini tamamlamak için çok çalışır. Artık neredeyse ünlü olmuştur. Hatta blogunu bir kitaba dönüştürmesi için teklifler almaya başlar. Sıkıntılı zamanlar geçirse de sonunda o da hedefine ulaşır. Bütün bunlar bittikten sonra Julia’nın müzeye dönüştürülen mutfağını ziyarete gider. Yaptığı her şeyden memnundur.

Aslında iki ayrı hikâye

Filmde iki ayrı hikâye izliyoruz. Farklı zamanlarda geçmesinin de etkisiyle iki ayrı film izliyor gibiyiz. Karakterlerin yolları hiçbir zaman kesişmiyor ama yemek onları bir şekilde bir araya getiriyor. İki ayrı karakter, iki ayrı hikaye, yumurta ve şekerin birlikte çırpıldığında tek bir bütün olması, özdeşleşmesi gibi bir bütün oluşturuyor. Sonunda bireysel başarıları ortak bir başarı hikayesine dönüşüyor.

Ortak noktalarla kurulan bağlar her zaman daha organiktir. Tanışmıyor olsalar bile Julie’nin Julia ile kurduğu bağ çok gerçek. Aksi olsaydı eğer hiç konuşmadığı biri onu mutlu veya mutsuz edemezdi. Film iki güzel başarı hikayesini olabilecek en tatlı şekilde anlatmış.