02.06.2017

Xavier Dolan: Sinemasına Aşık Olunası Genç Bir Cambaz

Kimi çevrelerce sinemanın dahi çocuğu, kimilerine göreyse oldukça kıskanılan genç bir sinemacı Xavier Dolan. Dert edindiği problemleri sinemada alışılagelen bütün kuralları, tabuları yıkarak ve aşırılıklardan beslenerek ele alan Dolan, şu sıralar pre – prodüksiyonda olan “The Death and Life of John F. Donovan” ile haşır neşir. 2016 tarihine randevulu filme kadar yönetmen koltuğunda beş uzun metrajlı filme imza atan Dolan sinemasını onun doğum gününde bu beş film içinde konumlandıkları yere göre tarih sıralamasından bağımsız bir şekilde sıralayacağız.

J’ Ai Tué Ma M ère (Annemi Öldürdüm – 2009)

“Boyalar Duvarları En Yoğun Şekilde Boyamalı”

Dolan sinemasını “yönetmen sineması” olarak ele aldığımızda karşımıza filmografinin konu grafiğinde ilk çıkan unsurlardan biri olan anne ile oğul çatışması, bu ilk filmde filmsel hikayenin temelini oluştururken ilerleyen yıllardaki filmlerde de karşımıza hem etken hem de edilgen konumda çıkmakta.

Ergenliğin ve cinselliğin tanınması evresinde genç bir lgbti bireyin bağlı bulunduğu toplumsal konumda yaşadığı gergin ve öteki perspektife eklemlenen anne ve oğlun içine düştüğü çıkmaz resmedilmekte bu ilk filmde. Eşcincel olduğunu keşfeden Huppert (Xavier Dolan)’ın annesi Chantale (Anne Dorval)’in hayallerindeki beklentilerini karşılayamaması ve akabinde gelişen sevgi ve nefret patlaması bu filmin vaat ettiklerinden sadece biri. Yakalanan kadrajlar, müzik kullanımı, oyuncu seçimi bir yönetmenin ilk filminden beklenen düzeyin çok çok üzerinde.

İlerleyen yıllarda aynı oyuncularla yola devam eden Dolan, yönetmen sineması olarak nitelendirdiğimiz “kendi kurabiyeni tamamen kendin yap” tabiri üzerine konumlandırılan auteur kuram kağıdının bir köşesinden koltuğunu ayırtmış vaziyette.