12.05.2018
ELEŞTİRİ: Ben O Değilim
Tayfun Pirselimoğlu’nun Roma Film Festivali’nde “En İyi Senaryo” ödülünü alan son filmi Ben O Değilim, daha önce İstanbul Film Festivali’nde “Ulusal Yarışma” bölümünde izleyiciyle buluşmuştu. Ercan Kesal, kendisini görmeye alıştığımız yalnız adam rolünü bu filmde de yarattığı Nihat ve Necip karakteriyleriyle başarılı bir şekilde yansıtıp, iyi bir oyunculuk örneği sergiliyor. Ercan Kesal’in canlandırdığı Nihat karakteri tek başına yaşayan, akşamları televizyon karşısında vakit geçiren, bir hastanenin mutfağında çalışan yalnız bir adamdır. Ayşe ise Nihat’ın iş arkadaşıdır ve kocası Necip hapistedir. Ayşe’nin akşam yemeği davetini “kadınlara ve iyi yemeğe” hasret Nihat çekinerek de olsa kabul eder. Ancak evin duvarında ikizi kadar benzediği Necip’in fotoğrafını görmesi ile Nihat benliğini sorgulamaya başlar. Film bu benlik arayışı üzerinden, Nihat’ın olmadığı birinin hayatını yaşamaya çalışırken ortaya çıkan olayları konu ediniyor.
Kadınsız ve yalnız olduğu için Necip’e dönüştüğünü düşündüğümüz Nihat, Ayşe’nin hayata veda etmesiyle de durumunu değiştirmiyor ve bizler Nihat’ın kendini bulmasına o noktadan sonra iyice yoğunlaşıyoruz. Filmde Nihat veya “Necip” karakterinin bir şekilde yalnız kalmış ve birbirine benzeyen kadın karakterlerle hayatını kesiştirdiği görülüyor. Ancak bu durum filmde doğrudan açıklanmıyor. Belki Ercan Kesal’in yarattığı bu karakterler kadınları düştükleri kötü durumdan kurtaran birer kahraman oldukları için belki de her sorulan soruya verdikleri yanıt basitliğinde, bu olay da “kendiliğinden gelişmiş sıradan” bir durumdur. Karakterler değişim gösterirken sıradanlıklarını yitirmiyorlar; ancak arayış içinde oldukları izlenimlerini ve acaba bir sonraki adımları ne olacak gizini film boyunca izleyenlere verip, onları merakta bırakıyorlar.
İnsan çevresinden sıkılıp onu değiştirmek istediği gibi kendi yaşantısında da yenilik isteyebilir. İnsanın en yakını bazen en uzakken, en uzağı bazen en yakın olur. Bu durum kendisiyle de birer arkadaş olan insan için de geçerlidir. Filmde ise Nihat’ın çevresi ile olan ilişkisini veya kendi hayatından memnun mu, değil mi sorularının cevabını net bir şekilde almıyoruz. Bunun nedeni, Ercan Kesal’in her iki karakteri de ip ucu vermeyen, ifadesiz bir surat ile oynamasından kaynaklanıyor. Filmin bir problemi de Maryam Zaree’nin oynadığı kadın karakterlerin sesi filmin üstüne sonradan eklendiği için izleyenler karakterlere odaklanma sorunu yaşıyor.
Nihat karakterinin filme başladığı yerde Necip karakteri filmi bitiriyor. Kamera kullanımının son derece minimal kullanıldığı “Ben O Değilim” filminin başlangıcı ve finali arasındaki bu paralellik ve karakterin kimlik arayışı, sanırım izleyenlere Antonioni’nin “The Passenger” filmini anımsatmıştır. İnsanın kendini görüşü ile ona dıştan bakanların gördükleri arasındaki farkı yansıtmak için, sorgu sahnesinde sorulan sorunun cevabı yanıtsız kalıyor.
İstanbul Film Festivali’nde gösterim sonrası yapılan söyleşide yönetmen Tayfun Pirselimoğlu’nun ifade ettikleri ile bitirecek olursak: “Cevabı ben biliyorum; ancak bu soruyu izleyenlerine bırakmak istedim; çünkü herkesin farklı bir cevap vereceğini düşünüyorum. Sarte’dan alıntı yapacak olursam: Ben, kendim değilim; ama olmak isterim.”