14.06.2021

Venedik Heyecanı

Bu yıl 72. kez sinemaseverlerle buluşacak Uluslararası Venedik Film Festivali’ne sayılı günler kaldı. Ülkemizden de sevindirici haberlerle başladığımız festival heyecanına sinemaseverler 2-12 Eylül tarihleri arasında ortak olacak. Festivale dair olup bitenler, fragmanlar yayınlanadursun; bu yıl bizi neler bekliyor şöyle hızlı bir tur atalım istedik. Alfonso Cuarón’un başkanlığını üstlendiği ana yarışma jürisinde Pawel Pawlikowski ve Nuri Bilge Ceylan gibi isimlerin olmasının kattığı heyecansa ayrı bir büyük. Orson Welles’in The Merchant of Venice (1969) ve Otello (1951) klasikleriyle 1 Eylül’de basın açılışını yapacak festivalin programında, beşi resmi olmak üzere iki yan bölümle birlikte toplam yedi bölüm sinemaseverlerle buluşuyor.

Başta ana yarışma seçkisi olan Venezia72’nin bütün filmlerine ayırdığımız ön incelemede; Orrizonti, Biennale College, Out of Competition, International Critics’ Week ve Venice Days gibi yan bölümlerde karşımıza çıkan ve beklediğimiz filmleri de bir araya toplamaya çalıştık. Keyifli bir festival olması dileğiyle…

Abluka (Frenzy) – Emin Alper

İlk filmi Tepenin Ardı (2012) ile uluslar arası arenada ciddi ses getiren Emin Alper’in ikinci uzun metrajlı filmi Abluka, siyasi bir yozlaşmanın içine düşen İstanbul’da üst rütbeli bir polis, onun salıverdiği bir adam ve kardeşi arasında şekilleniyor. Alper’in, kesişen bir hikâyeyle birlikte didikleyeceği, komplo algısı ve politik çatışma üzerine yoğunlaşacağı bir film var karşımızda.

Heart of A Dog – Laurie Anderson

Daha çok kısa metrajlı film ve televizyon işleriyle uğraşan yönetmenin bu ilk uzun metrajlı belgeseli bir köpeğin peşinden koşarak onun aşkı, yalnızlığı ve dil evrenine yoğunlaşıyor. Akla geçtiğimiz senelerde izlediğimiz usta yönetmen Godard’ın “Adieu au Langage (2014)”inde dolaylı yoldan ayağımıza dolanan köpeği gelse de yönetmen Anderson filminde tam anlamıyla uçtuğunun sinyallerini veriyor. Uyku, hayal gücü, oryantasyon bozukluğu ile ilgili teoriler, zaman ve kimlik gibi kavramlarının arasında dolaşan film hikayesi, yaşam evresinde yüzdüğümüz, yüzmeye çalıştığımız hac yoluna da felsefe kefesinden dalıyor.

Sangue Del Mio Sangue – Marco Bellocchio

Vincere (2009) ve Salto Nel Vuoto(1980) ile tanıdığımız İtalyan yönetmen Bellocchio’nun yeni filmi, Bobbio adlı İtalyan kasabasında bir manastır, hapishane, büyü/büyücülük ve geçmişe ait olanla, zaman kaymasıyla gelinen yeninin eskiye oranla nerelerde durduğu sorusu üzerine şekilleniyor. Filmin hikâyesi bu şekillenmeyiyse kara mizah öğelerinden bolca alıyor.

Looking for Grace – Sue Brooks

On altı yaşındaki Grace evden kaçar. Anne, babası Dan ve Denise ile yolda yanlarına kattıkları aramaya koyulurlar. Ancak bu arayış daha çok yalanlar, sırlar, keder ve sevgi arasında alaycı bir dramaya dönüşür.

Equals – Drake Doremus

Sakinleri huzurlu ve duygusuz olmak için yetiştirilmiş fütürist – ütopik bir toplumun kolektif olarak bilinen sakinlerinden bir adam ve bir kadın bu arıtılmış birliktelikte birbirlerine karşı hisleri olduğunu keşfederler. Birlikte bu bağı anlamaya çalışırlar. Yeni Amerikan sinemasının genç yönetmenlerinden Drake Doremus’un başrollerini Kristen Stewart ve Nicholas Hoult’a teslim ettiği bu yeni dünya teorisinde pek bilindik konuyu nasıl yoğuracağı ise ciddi bir soru işareti.

Remember – Atom Egoyan

Egoyan filmografisinde ilk kez Venedik’te yarışacak film olma özelliğini taşıyan Remember, yönetmenin sinemasından aşina olduğumuz kimlik çatışması yaşayan insanların hikâyesine odaklanıyor. Yetmiş yıl önce bilmediği bir kimliği keşfetme ve bu keşif üzerine kurulan hikâye, Almanya ve Kanada yapımı. Nazizm ve birlikte getirdiği suç/suçluluk üzerine eğilen Remember, Egoyan’ın bildiği yollarda yürüdüğünü hissettirir potansiyelde.

Beasts of No Nation – Cary Fukunaga

Uzodinma Iweala’nın aynı adlı romanından senaryolaştırılan Beasts of No Nation, Agu isimli Afrikan kökenli bir çocuğun kendini bir iç savaşın ortasında buluşuna ve sürüklendiği bu yolculukta nerede durduğuna eğiliyor. Silahları bize kim verdi?

Per Amor Vostro – Giuseppe M. Gaudino

On sekiz yıl sonra Altın Aslan için tekrar yarışacak İtalyan yönetmen Gaudino filmi Per Amor Vostro, başrollerinde Valeria Golino’yu izleyeceğimiz; bir zamanlar kendinden emin ve cesur bir çocuk olan Anna’nın yıllar içinde zorunda kaldığı ve mecbur hissettiği şey/şeyler, bu şeylerle birlikte içine düştüğü yalnızlığını kadraja almaktadır. O artık renkli değil gri görmektedir evreni. Gördüğü şeyler, kehanetler, baktığı balkon, deniz ve denizin içindekiler ona hayatın renklerini geri getirebilecek midir?