24.08.2022
Kış Uykusu: Kalmanın Sadakati
Tolga DEMİR
Nuri Bilge Ceylan’ın, Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye’yi göğüsleyen Kış Uykusu filmi yarışmanın hemen ardından vizyona girmeyi bekliyor. 13 Haziran haftasında, 38 şehirde ve 150 sinema salonunda gösterime girecek olan Kış Uykusu, yılın filmi olmaya en yakın konumda bulunuyor.
Kış Uykusu, Nuri Bilge Ceylan’ın filmografisinin Cannes’da yarışan beşinci ve büyük ödüle ulaşan ilk filmi. Daha önce En İyi Yönetmen Ödülü ve Jüri Büyük Ödülü’nü kazanan Ceylan, bu sefer festivalin büyük ödülü olan Altın Palmiye’yi kazanmasını bildi. Altın Palmiye adayları açıklandıktan hemen sonra dahi favori olarak gösterilmeye başlanan Kış Uykusu girdiği her yarışmada ödülleri silip süpürmeye en yakın aday.
Haluk Bilginer’in canlandırdığı Aydın, Ürgüp’te kız kardeşi Necla (Demet Akbağ) ve eşi Nihal (Melisa Sözen) ile birlikte yaşamaktadır. Babasından kalan oteli işleten Aydın, bununla birlikte yerel bir gazetede köşe yazıları yazmaktadır. Hayatındaki iki kadından biri olan kız kardeşi Necla yeni boşanmasının etkisini atmak isterken, eşi Nihal de -basitçe- hayat gayesini aramaktadır. Kışın gelmesiyle işlettikleri otelde yalnız kalan bu üç insanın aralarındaki gergin ilişki daha da hareketlenmeye başlar.
Nuri Bilge Ceylan’ın bugüne kadar en eleştirildiği nokta, senaryolarında diyalogları minimum düzeyde tutması olmuştur. Muazzam bir film olan Bir Zamanlar Anadolu’da bile bu eleştirilerden nasibini almıştı. Kış Uykusu’nu yönetmenin filmografisinden ayıran en önemli unsurlardan biri diyalogların film içerisindeki mutlak hakimiyeti, hatta baskınlığı diyebiliriz. Elbette bu duruma etki eden sebeplerin başında karakterlerin film içerisindeki ağırlıkları geliyor. Örneğin, Kış Uykusu’na kıyasla Bir Zamanlar Anadolu’da ‘da yer alan karakterlerin bu kadar yoğun diyalogu kaldırabilecek durumları yoktu. Bunun aksine Kış Uykusu’nun ana karakteri olan Aydın, uzun yıllar tiyatro sahnesinde boy göstermiş bir oyuncu, dolayısıyla uzun konuşmalar onun için oldukça normal diyebiliriz. Bu diyalogları uzun sahnelere yayan yönetmen, filmin dinamizmini oldukça oturaklı bir biçimde oluşturmuş. Ayrıca yönetmen diyaloglarda işlediği konuları metaforlarla da destekleyerek, kendince bir ispatlama yoluna gitmiş.
Son filmlerinde oyuncu seçimi yönünden çok doğru kararlar veren Nuri Bilge Ceylan, bu istikrarını Kış Uykusu’nda da sürdürmüş. Başrolünde Haluk Bilginer’in olduğu filmde, Aydın’ın kız kardeşi Necla’yı Demet Akbağ ve eşi olan Nihal’i Melisa Sözen çanlandırıyor. Ayrıca filmin oyuncu listesi Nejat İşler, Serhat Mustafa Kılıç ve Nadir Sarıbacak ile göz dolduruyor. İsimlerinin dışında filmdeki performanslarıyla da her bir oyuncu oldukça iyi iş çıkarmış. Üç ana karakterin dışında, özellikle, Serhat Mustafa Kılıç’ın ve Nadir Sarıbacak’ın kilit sahnelerdeki başarılı oyunculukları filmi bir basamak yukarı çıkaran adımlardan biri oluyor.
Genel pencereden baktığımızda genel geçer ve gündelik sıkıntılar üzerine sözlerini söyleyen bir film Kış Uykusu. Karakterlerin yüzleştikleri bütün sorunlar kolaylıkla çevremizde görebileceğimiz türden. Nuri Bilge Ceylan, bu kadar hayatın içinden sorunlara kıvrak diyaloglarla ve yer yer oyuncuların tiyatral performanslarıyla başka bir boyut kazandırmış. Bazı sahnelerin tıpkı bir tiyatroyu andıran hali ise, karakterlerin yapılarına yapılan ince bir gönderme olarak karşımıza çıkıyor. Hayatının büyük bir kısmını sahnede yaşayan bir adamın, hayatında da sahneyi yaşaması hali ve çevresinin de buna ayak uydurmasıyla oluşan bir durum.
Nuri Bilge Ceylan’ın filmlerinde manzaraların ve mekanların ustaca kullanılmasına alışığız fakat Kış Uykusu bu konuda da bir adım önde gibi. Ürgüp’ün dillere destan atmosferinde geçen bu Orta Anadolu hikayesi, ustaca yaratılan mekanlar ve kullanılan ışık ile çoğu zaman su gibi akıyor. Uzun süresi ile dikkatleri üzerine çekse de, filmin akıcılığı içinde geçen süre farkedilmiyor bile. Bunun yanı sıra bazı yerlerde filmi düşüren ufak tefek sıkıntılar da yok değil. Tabii akıcı ve kıvrak diyalogların arasında göze battığını söylemek pek mümkün değil.
Yönetmenin hemen her filminde mutlaka rastladığımız “yalnızlık ve yabancılık” teması yine bu filmin merkezinde güçlü bir yere sahip. Bu tema, Nuri Bilge Ceylan’ın Anadolu kırsalının öyküsünü anlatırken değinmeyi en sevdiği noktaların başında geliyor kuşkusuz. Fakat bu defa, önceki filmlerinden farklı olarak, bağlı kalma isteği daha ağır basıyor. Kaçmanın cezbediciliğinin yanında, kalmanın sadakati arasında gidip gelen anlarda seçim hakkını bu defa farklı kullanıyor.
Çehov’dan öykünen ve Shakespeare alıntılarıyla da bezenmiş Kış Uykusu, Nuri Bilge Ceylan’ın yaşattığı eşsiz bir hikaye. Bir Zamanlar Anadolu’da ile yakaladığı çıkışı bir üst seviyeye taşıyarak devam etmesi onun belki de en büyük artısı. Yılın en iyi yerli filmi olmasının yanı sıra, Kış Uykusu kuşkusuz dünyada da yılın en çarpıcı filmlerinin başında gelecektir.
Nuri Bilge Ceylan sineması hakkında detaylı bilgi için tıklayın