06.05.2016

Karakter Mutfağı: Thelma ve Louise

Gaza basmanın eril olmayan hali

Yol filmlerine ve o aşina olduğumuz macera atmosferine, filmin daha yola başlayacağı andan itibaren önümüze koyduğu büyük bir bavul ile en az o öykünün tepsisinin insanları kadar hazırızdır. Radyoda çalan, dönemin olduğu kadar dönemin dışındakilerde de ufak bir tebessüm oluşturan, eğlendiren ve çoğu kez kitsch bir akıma mensup müzik tınılarına kadar her şey belleğin bu yol/yolculuk zemininde gaza basan ayaklarından birkaçı. Varolan her şey, en az öykünün içinde debelenen karakterler kadar kadrajın dışındakileri de bu heyecan vadeden ve kontrol mekanizmasının çoğu kez önceden kestirilebilir olduğu notlarında, bir yerlerde sıkı sıkıya tutar. Genel tutumun hiç çıkmamak üzere takılan bir emniyet kemeri gibi kaçmanıza mümkün mertebe olanak tanımayan bir yanı vardır. Kısacası bu araç rüyalarınızı süsleyen o tatil kasabasına yahut kimliği belirsiz bir coğrafyaya, “gezelim, görelim” bavullarınızı taşıyabileceği gibi beklenmedik bir kaçışın bilinmeyen rotasını da haritanıza iliştirebilir. Sona eklemlediğimiz haritadaki bilinmeyen lokasyon noktasına ait koşturmacalara pek alışık olsak da, bu iki kadının piknik sepeti o koşturmacadan beklenilen alışık hali büsbütün farklı bir uzama taşıyor. Thelma (Geena Davis) ve Louise (Susan Sarandon): iki kadının arkalarına aldığı bir dünya, ne olursa olsun suçun eril olmayan nedeni ve sonucu.

Türkiye sinemasının sinema izlek alanında hatırı sayılır ölçüde artan çeşitliliğine rağmen aynı çeşitliliği kuramsal çatıda pek az örnekle kapattığımız günümüzde imdadımıza yetişen araştırmacılardan biri Serazer Pekerman. St. Andrews Üniversitesi’ndeki doktora tezinden uyarladığı ve dokuz filmlik bir listeyi, İran, Türkiye, İspanya ve Danimarka gibi son dönemin öne çıkan film/ülke bazında listeleyen ve bu listenin kadın karakterlerini zaman, mekan ve rol aldıkları konum itibariyle merceğe alan Pekerman’ın da üzerinde durduğu filmlerden biri “Thelma ve Louise”. “Film Dilinde Mahrem” adıyla yayınlanan kitabın uzun uzun okumaya açık halde gelen çalışma perspektifi bir kenara üzerinde durduğu sadece feminizm değil; şizoanaliz ve feminizmin kol kola yürüyen tarafı filmsel bağlamın karakter yapısında aranan bir şey değil; aksine bunu bilen ve izleyen izler kitlenin yani bizlerin filmle birlikte kol kola yürüyen tarafında. Konunun Deleuze ve Guattari ile anılan okumalarında metni okuyanları ikiye bölen kavramsal çerçevesini kısaca özetleyecek olursak, Thelma ve Louise geçtikleri yolları ve ardları sıra bizi bıraktıkları dumanlı araçları ile az evvel bahsini geçirdiğimiz şizoanaliz çıtada bizi tanışık olmanın yarattığı rahatlıkta ama bir o kadar da bilinmez bir nedensellikte bırakan bir ikili. Aşina olduğumuz konunun emme basma tulumba misali dönen duran; kaçan ve suç işleyen iki erkek, evde umutsuz, üzgün ve öfkeli bekleyiş içindeki kadınlar ve son olarak filmsel yapının bu filmlerde kadına yüklediği rol kalıpları.

Hayatlarını erkek egemenliği dışında eviren ikiliden Louise, bu evrilen yapıda daha öne çıkan bir modelken, zaman içinde rollerin bir anlamda değişmesi ile ev kadını olmanın verdiği o halden hızla uzaklaşan Thelma da, en az Louise kadar “olması gereken bu” kalıbına ateş etmeye başlar.

Yol filminin zaman içinde bir kaçış filmine doğru sunulan yapısında iki kadının gerisinde kalan dünya, onları bu dünyaya hazırlayan biçilmiş kostümleri yeniden dikmeye başlar. Suç, suçlu ya da aktif, pasif rollerin dağılımında etken olan kişi ya da olayın, edilgen modeli olarak konumlanan kadın olma haline maddeleri sıralayan ve sanki evrenin değişmez birer kanunu olarak imgelenen bu trafikte kırmızı ışıkta geçmek, yeşil ışıkta ise durmak neden olmasın? Totaliter olduğu kadar dogmalarıyla bilinen gezegenin sonradan eril alfabe tarafınca yazılan, çizilen haritasında evden kaçma halini kucaklayan ikili, hayatı bir otostopçu olmasına rağmen zorlaştıran -bu sefer bir kadın değil, bir adamın- “Ne, Thelma birini öldüremez” deyişini ayyuka çıkardığı kadar şimdi hükümsüzdür. Yolun bittiği yerde gaza basmanın verdiği o birlikte olma hali kadar gerçek, o erkekçe olan yolun ise hiç olmadığı kadar kadın kadına vitesi değiştirme hali.