24.07.2016

What We Do in the Shadows

What We Do In The Shadows

Mockumentary, belgesel izlenimi vermeye çalışan kurgu eser; yalancı belgesel. Mockumentary türünü iki ana alt başlıkta toplayabiliriz; gerçek bir olayı alaycı bir ağızla, dalga geçerek anlatma ve tamamı ile kurgusal bir konuyu belgesel tekniğiyle izleyiciye sunma. Çok örneği olmayan bu tür, 2000 sonrası TV serileriyle birlikte yükselişe geçti. Önce İngiliz daha sonra da Amerikan yapımı The Office, Modern Family, Parks and Recreation, Arrested Development gibi yapımlar seyirciye farklı bir ürün sunarken bunu başarılı bir şekilde yaparak da türün gelişimini sağladılar.

Filmlerde ise türün iyi örneklerine rastlamak çok daha zor. 1983 Woody Allen filmi Zelig, ilk başarılı mockumentary filmlerinden. 1984 yapımı Rob Reiner filmi This is Spinal Tap ise türün belki de en özel örneği. Hatta o kadar başarılı ki Spinal Tap adlı İngiliz metal grubunun turnesini anlatan filmi izleyenlerin bir çoğu, yıllarca Spinal Tap’in kurgu değil gerçek bir müzik grubu olduğu sandılar. 1992 yapımı C’est Arrivé Près de Chez Vous (Man Bites Dog), 2003 yapımı İspanyol filmi NoviembreSacha Baron Cohen harikası Borat ve son dönem revaçta olan korku filmleri de türün diğer iyi örneklerinden. İşte What We Do in the Shadows, This is Spinal Tap‘ten beri türe en uygun ve de türü en iyi kullanan film. 

What We Do

What We Do in the ShadowsJemaine Clement ve Taika Waititi ikilisinin ürünü fakat filmin hikayesi yaklaşık 10 sene önceye dayanıyor. 2005 yılında yine aynı ikilinin imzasını taşıyan What We Do in the Shadows: Interviews with Some Vampires adlı kısa film, imkanlar ve şartlar dolayısıyla yaklaşık 10 sene sonra uzun metraja dönüşüyor. Bunda Flight of the Conchords‘ın da etkisi büyük. Jemaine Clement, 1998’te Yeni Zelanda’da okul yıllarından beri arkadaşı olan Bret McKenzie‘yle birlikte sahne şovlarını komediyle harmanlayan Flight of the Conchords adlı bir grup kurar. Yaklaşık 5-6 sene, yaşadıkları kasabadan başlayarak festivaller, şehirler, ülkeler gezen ikili 2004’te yayınladıkları şovlarıyla Amerika’da da üne sahip olur. Bu ün sayesinde önce HBO‘da sahne şovlarını yayınlatan grup 2007’de de aynı isimle bir TV serisine sahip olur. İki sezon, yirmi iki bölümden oluşan dizi, bir türlü istediklerini gerçekleştiremeyen ikilinin hayatını anlatan güzel bir absürt komedi örneği. Taika Waititi de o seride bazı bölümlerin senaristliğini ve yönetmenliğini yapmıştır.

What We Do in the Shadows, aynı evde yaşayan Viago, Deacon, Vladislav ve Peter adında dört vampirin modern yaşama uyum sorunlarını, gündelik dertlerini absürt bir dille anlatan korku/komedi türünde film. Vampirlerin çıktığı günden beri aklımıza kazınan taze kan sorunu, en büyük düşmanları kurt adamlarla mücadele gibi sorunlarının yanı sıra tüm insanların yaşadığı ikili ilişkiler, ev temizliği, kira, alışveriş benzeri sıkıntılara da dokunuyor. Bir belgesel ekibinin hayatlarına zarar gelmeyeceğinin garantisiyle bu vampirlerin yaşadığı bir eve konuk olması ve bu sayede filmin röportajlarla, doğal havada ilerlemesi de tüm bu absürtlüğe ayrı bir boyut katıyor.

Taika Waititi, geçtiğimiz haftalarda devam filminin ve adının da “We’re Wolves” olacağının müjdesini verse de filmin çıkış tarihiyle ilgili kesin bir bilgi yok. Devam filminde de bu kaliteli mizah düşmezse sinema tarihinin en özel mockumentary ve korku/komedi serilerinden birine sahip olabiliriz. We’re Wolves bekleneni veremese de What We Do in the Shadows defalarca izlenebilecek, her izlendiğinde de ince ayrıntıları ve zekice esprileriyle izleyeni eğlendirebilecek harika bir seyirlik.