27.04.2016
Mr.Right: Katili Seven Belasına Katlanır
Gün geçmiyor ki, yeni bir Amerikan romantik komedisi beyazperdede yer almasın. Hollywood’un gişe anlamında çoğunlukla memnun kaldığı türlerden biri olan romantik komedi ile aksiyon birleşimi filmler son yıllarda sayı bakımından artmaya başladılar. Bilhassa ajan temalı filmler bu konuda formüle uyduğundan daha çok tercih ediliyor. Tabii bir de sık kullanılmasına rağmen pek başarıya ulaşmayan hikayeler var. Örneğin Leon’dan bu yana kiralık katil ve masum kadın ilişkisi temalı filmlerin çoğu sınıfta kalıyorlar. Mr. Right bu kötü talihe karşı koyabilecek mi, öncelikle buna göz atacağız.
Filmin konusunu kısaca özetleyelim. Martha (Anna Kendrick) sevgilisinin onu aldatmasından sonra depresif bir döneme girmiştir. Ancak markette tanıştığı Mr. Right (Sam Rockwell) sonrasında bu durum uzun sürmez ve yeni bir ilişkiye yelken açılır. Ancak Martha’nın bilmediği bir gerçek vardır ki, o da Mr. Right’ın çok arananlar listesinde bulunan bir kiralık katil olduğudur. Peki bu adamın katil olması, iyi bir sevgili olamayacağı anlamına mı gelir? İşte filmimiz bu sorunun cevabına odaklanır.
Genelde bu tip filmlerde rastladığımız katile odaklı hikaye kurgusu, bu filmde yerini ilişkiye odaklı hikaye kurgusuna bırakıyor. Bunun sonucunda da cineyetler ya da aksiyon öğeleri birer komedi figürü olarak izleyiciye yansıtılıyor. Film ne olursa olsun hiçbir dramatik öğeye yüz vermeyerek, film tüm süresi boyunca istifini bozmadan romantik komedi olmaya çalışıyor.
Bu durum bir anlamda artı ya da eksi sonuçlara sebebiyet verebiliyor. Keyifli vakit geçirmeye gelen seyirci açısından olumlu bir gelişme sayılabileceği gibi, her anı tahmin edilebilir bir hikayesi olmasından kaynaklı olarak da, gerilim düzeyinin neredeyse sıfıra inmesiyle aksiyon sahnelerinde pek heyecan duyamıyorusunuz. Mr. Right karakterinin dans eder şeklinde tehlikeleri atlatmasını, bir olimpiyat sporunu izliyorcasına takip ediyorsunuz.
Filmin mizah unsurları yer yer tebessüm ettirse de, size koltuğunuzda duramayacağınız kadar kahkaha vadetmiyor. Hafif komedilerden hoşlananlar için tercih edilebilir nitelikte bir film diyebiliriz. Filmin ağır toplarından Tim Roth bile filmin senaryosuna hizmet etmek yerine, birkaç espri malzemesi olarak kullanılıyor. Bu da filme beklentinizi oldukça düşürmeniz gerektiğini işaret ediyor.
Filmi bazı yanlarıyla 1997 yapımı “Grosse Pointe Blank’e” benzetebiliriz. John Cusack’in başrolünü üstlendiği film, Mr. Right’a göre ayakları daha fazla yere basan bir film olmasıyla ve daha derli toplu senaryosuyla beğeni toplamıştı. Filmimiz ise bunun tam tersini yaparak, vasat filmler sergisinde yerini ayırtıyor.
Sonuç olarak birçok benzerine rastlayabileceğiniz aksiyon soslu romantik komedilerden biri daha vizyona giriyor. Filmi izlerken muhtemelen estetik dövüş sahnelerinde ya da kimi esprilerde eğleneceksiniz. Lakin sığ bir senaryoya sahip olmasından dolayı belli bir süre sonra filmden akıllı bir hareket bekleyeceksiniz. Mr. Right’ı tek cümleyle özetlersek; süper kahraman filmlerine benzetebiliriz. Çünkü filmin içeriğinde ne olursa olsun, filmin sonunda ne olacağı bellidir. Bu size cazip geliyorsa, romantik komedi severlerin izlememesi için sakınca yoktur.