25.05.2016

Money Monster: Batan İnsanların Şov Dünyası

Money Monster Julia Roberts

Hollywood’un iki Oscar’lı kaliteli oyuncularından Jodie Foster görkemli oyunculuk kariyerinden sonra zaman zaman filmlerde yer alsa da, çoğunlukla yönetmen olarak sinemaya hizmet etmeye devam ediyor. Yönettiği vasat filmlere rağmen parlak oyunculuğundan dolayı insanlar ondan ümidini kesmiş değiller. Foster’ın Cannes Film Festivali’nde gala yapan filmi Money Monster, bizdeki adı ile “Para Tuzağı” ise, ilk izlenimleriyle kimi eleştirmenler tarafından iyi karşılanarak, yönetmene bağlanan umutların meyve vereceğinin izlenimlerini vermiş gözüküyor.

Filmin konusu ise şöyle özetlenebilir. Lee Gates (George Clooney) popüler bir finans programının sunucusudur. Eğlenceli şovlarıyla sıkıcı bir konuyu renklendirmeye çalışır. Ancak bir program sırasında Kyle Budwell (Jack O’Connell) stüdyoyu elinde bir silahla basarak ele geçirir. Canlı yayında rehine durumuna düşen Lee ve yayın ekibi, bu zor durumda bile işlerini yapıp, bir finans felaketinin sırlarını aydınlatmak zorundadırlar.

Big Short’un dünya genelinde başarısından sonra finans konusunu merkezine alan bir filmin daha yakın zamanda vizyona girecek olmasından dolayı, ister istemez bu iki film arasında karşılaştırmalar olmaya başladı. Ancak bu iki filmi çarpıştırmak açıkçası adaletsiz bir karşılaştırmanın resmi olacağından, sadece konsept itibariyle finans sektörüne dair bir eleştiri olduğunu söyleyebiliriz.

Malum medyanın ve internet medyasının dünya çapında kitlelere ulaşmasından sonra dünyadaki herhangi bir gelişmenin kısa sürede ortaya çıktığı gerçeğinden yola çıkan film, bir anlamda global toplulukların bir rehine krizi vasıtasıyla eleştirisini yapmaya çalışılmış. Ancak bu noktada filmin belli sıkıntıları olduğunu söyleyebiliriz.

money monster

Film ne kadar finans şirketlerinden birine yüklense de, halkın varlığını temsil eden Kyle karakteri dışında insanlara etkilerini minimal düzeyde gözler önüne sererek, halkı figüranlara indirgiyor. Parlak yıldız oyuncularının varlığıyla adeta bir televizyon dizisinin bölümüymüşçesine, insanı sıkmayan ama seyirciye yeni bir şeyler de katmayan bir film sunmayı tercih ediyor.

Jodie Foster’ın yönetmenliği önceki filmleriyle aynı kaderi paylaşarak, var olanı görüntülemek dışında yeni bir değer katma arayışına gitmiyor. Reality programlarından hallice bir görüntü yönetimi ile film kendini akıllıca göstermeye çalışsa da bu konuda çok da başarılı olduğunu söyleyemeyeceğim. Klişe ve daha önceden denenmiş bir hikayenin günümüze uyarlanmış hali diyebileceğimiz Money Monster, Hollywood’un vaat ettiği eğlenceli hafif gerilimlerimlerinden biri olarak izleyiciyi sıkmayan bir seyir sunuyor.   Türk yapımı “Ev” filminin, finans programı yapılan bir stüdyoda geçen hali de diyebileceğimiz yapımın en büyük kozu usta oyuncuları diyebiliriz.

George Clooney standartını bozmadığı oyunculuğuyla film boyunca idare ederken, Julia Roberts da ona uyarak filmin yükselmesindense sadece ayakta kalmasına yardımcı oluyorlar. Film afişinde daha arka planda gördüğümüz Jack O’Connell ise üst üste filmlerle potansiyel vaat eden oyunculuğunu, bu filmde de sergileyerek, filmin belki de en izlenesi performansına imza atıyor.

Her ne kadar yurt dışında film olumlu karşılansa da, hafif tonuyla tam bir gerilim olmayı başaramıyor. Hatta öyle ki, zaman zaman komediye kaçtığını dahi söyleyebiliriz. Filmin senaryosundaki açıkları, kaçtığı klişeleri ve sıradan hikayesini eksi hanesine yazabiliriz. Buna karşılık filmdeki yıldız oyuncuların varlığı, sıkıcı bir konu olan finans temasına karşı ayakta kalan eğlenceli yapısıyla Money Monster, bir nevi sıradan seyircinin Big Short’ u diye özetlenebilir. Sonuç olarak çok büyük beklentilere girmediğiniz takdirde vizyondaki ortalama seçeneklerden biri olarak nitelendirebiliriz.