27.05.2016

Nokta – 27

High-Rise

High-Rise

High-Rise (2015)

David Cronenberg’in çektiği bir diğer Ballard romanı uyarlaması olan Crash’ın, Dumankaya Evlerinde geçen versiyonu olan bu filmde J.G. Ballard’ın dönemin İngiltere’sine dair söylediği her şeyi anladığımı iddia edemem. Muhtemelen İngilizler de anlamamıştır. Ballard ile Ben Wheatley’nin deliliğinin (Bkz. Sightseers (2012)) kağıt üzerindeki mükemmel evliliği, biraz sorunlu da olsa yürüyor. Yakın zamanda boşanacak gibi de durmuyorlar.

The Hunger Games: Mocking Jay Part 2 (2015)

Mocking Jay Part 1’i izledikten sonra salondan çıktığım anda kopan büyük gürültüyü anımsıyorum. Bir an “Yazılardan sonra bir sahne daha mı vardı yoksa?” demiş ama daha sonra gürültünün kapının dışından geldiğini fark etmiştim.

Bu kadar sıkıcı bir filmi yarıda bırakmayıp sonuna kadar izlediğim için çalışanlar ve gişe görevlileri beni alkışlıyorlardı. Herhalde bu filmi de izlediğim için bir plaketi hak etmişimdir.

The Nice Guys (2016)

Shane Black’ten her seferinde yeni bir alt-türü yeniden yaratmasını bekleyemezsiniz ama sizi sonuna kadar eğlendireceğini bilirsiniz. Bu filmde Crowe Hardy’i, Ryan Gosling ise Laurel’i oynamış ancak Laurel ve Hardy’nin 70’li yıllarda gizemli bir kayboluş hikayesini araştıran iki dedektif olduğunu düşünün. İşte öyle bir şey.