06.06.2016
Warcraft: Tüm Gücünle Savaş, Onurunla Öl!
Blizzard‘ın çok satan oyun serisinin kitap serisinden uyarlanan Warcraft, orklarla insanların ilk temasına odaklanıyor. Oyundan kitaba, kitaptan da filme dönüşen filmin, yapım öyküsü de daha önce çok konuşulmuştu. Dünyanın en büyük oyun firmalarından biri olan Blizzard, bilindiği üzere filmin yapımına talip olan film stüdyolarını mülakata almıştı. Sonuç olarak seri hakkında en çok bilgiye sahip olan stüdyo açık arttırmaya dönüşen yarışı kazanmıştı. Yurt dışındaki eleştirmenlerden yüz bulamayan film, bakalım seyircinin beğenisini kazanabilecek mi?
Filmin konusunu kısaca şöyle özetleyebiliriz. Film, Draenor adlı ork dünyasının yok olmasından sonra Durotan, Orgrim ve Blackhand gibi klan liderlerinin Gul’dan’ın bulaştığı Fel büyüsü sayesinde açtığı portal sonucunda Azeroth adlı dünyaya taşınmaları sürecine odaklanıyor. Orklarla insanların bu ilk temasında büyülerin havada uçuşması ve savaşların ortaya çıkması kaçınılmaz olacaktır. Arka plandaki karanlık güçler dünyanın kaderini belirleyecektir.
Duncan Jones‘un yönetmenliğini üstlendiği yapımın ilk göze çarpan tarafı neredeyse tamamiyle CGI efektleriyle donatılmış stüdyoda kotarılan görsel dünyası diyebiliriz. Filmin neredeyse dörtte üçü efektlere dayandığından yer yer oyun içindeki sinematiklere benzerlikler dikkat çekiyor. Gerçek oyuncuların varlığı biraz daha aza indirgenmiş olsaydı, animasyon filmi izlediğimizi düşünebilirdik. Çünkü çoğu sahne filmin genel yapısı içinde dijital ortamda tasarlanarak filmdeki yerini almış.
Çoğu izleyicinin Vikings’ten tanıdığı Travis Fimmel, Lothar karakterinde başarılı bir kompozisyon sergilerken, Paula Patton Garona karakteriyle filmde yer alıyor. Ancak Garona’nın dişlerinin yapay durduğunu söylemekte yarar var. Belki daha kalın dişler daha yerinde bir seçim olabilirdi. Ben Foster ise Medivh karakterini inandırıcı kılmayı başarmış. Oyunda bu karakter daha karanlık çizilse de, filmin genel havasına uygun uyarlanarak sınıfı geçmiş.
Film kimi Hollywood klişelerine bağlı kalarak biraz puan kaybetse de, orijinal hikayeye olabildiğince sadık kalarak oyunun fanatiklerine umut ışığı vermeyi başarmış görünüyor. Bazı sahneler filme dahil edilmeyerek eleştirilere maruz kalacaktır. Ancak her uyarlamada olduğu gibi her şey dahil edildiğinde filmin süresinin fazlaca uzayacağı gerçeği nedeniyle gişe başarısı hedefleyen filmlerin, kurguda revizyona gitmesi sektörün yapısında olan bir olay diyebiliriz.
Sonuç olarak Warcraft ilk film olarak seyircisini memnun edecek bir film olarak yorumlanabilir. Tabii Warcraft’ın katmanlı hikâyesi devam filmleriyle daha da gelişerek beklenen epik hikâyesiyle sinema dünyasında daha sağlam temeller üzerine oturacaktır. Fantastik dünyaları seven seyircilerin aksiyonla harmanlanan bu evrende aradıklarını bulmaları zor olmayacaktır. Amerikalı eleştirmenler ne kadar filmi eleştirse de, hatırı sayılır hayran kitlesine umut veren bir filmle sinema dünyasını adımını atmış diyebiliriz.