27.07.2016
Modern Klasik: Natural Born Killers
Yönetmenliğini Oliver Stone’un yaptığı 1994 yapımı Natural Born Killers, bu hafta Modern Klasikler köşesinin konuğu oluyor. True Detective dizisinin ilk sezonu ile tekrardan hatırlanan Woody Harrelson; Juliette Lewis ile birlikte filmi sırtlıyor. Film yarıştığı yıl, Venedik Film Festivali’nden Jüri Özel Ödülü ile de dönmeyi başarıyor.
Mallory, babası tarafından sürekli ezilip, tacize uğrarken; annesi olan biten bu olaylara kayıtsız kalıp, sesini çıkarmıyor. Bu durum Mallory için yorucu bir hal almaya başlarken, devreye Mickey giriyor. İlk görüşte birbirlerine derinden bağlanan çift, aşkın en saf ve yoğun halini hissediyorlar. Mickey & Mallory çifti, önce sapık babanın; daha sonra da sinik annenin ‘biletini’ kesiyorlar. Böylelikle çiftin de yolculuğuna başlamış oluyoruz.
Birkaç haftalık zaman dilimi içerisinde 50’den fazla cinayet işleyen çift, çaresiz ve hazırlıksız bir durumda oldukları an yakalanıp, hapse atılıyor. Farklı hücrelerde, idam edilecekleri günü beklemeye başlıyor, Mallory & Mickey çifti.
Filmin konusunudan çıkıp, alt metinlere baktığımızda ise; Amerika halkının içinde bulunduğu yaşam formuna ağır eleştirel getirildiğine, medyanın buradaki kilit rolüne değinildiğine
ve de bu iki farklı pencereyi birleştirip; medya-toplum ilişkisi üzerine dair ciddi göndermeler yapıldığını söyleyebiliriz. Bu noktada filme en büyük yardımı çok başarılı olan teknik işçilik yapıyor.
Medyanın, cinayetler üzerinden yarattığı hikaye ikiliyi bir ‘efsaneye’ dönüştürüyor. Belli bir süre sonra durumun Amerika içinden çıkıp, tüm dünyaya yayıldığı ve ikilinin her yerde sempatizanlarının oluşmaya başladığı görülüyor. İnsanlara yaşananlar ‘reality show’ tadı veriyor. Aslında işlenen cinayetleri onaylamıyorlar; ama bir sonraki cinayetin olması için dua ediyorlar. Bu da özellikle Mickey’nin hapishanede yaptığı röportajda söylediği kimi noktalar üzerine düşünmemizi sağlıyor, ki o an düşünen mahkumların çıkardığı isyanla karşı karşıya geliyoruz, beyazperdede. Wayne Gale karakteri ile medyayı temsil eden Robert Downey Jr. ‘ın performansının da altını çizmek gerekiyor. Bütün bu yaşanılanları anlatırken, kameranın kullandığı birbirinden farklı açılar, sahne içi geçişlerdeki dinamiklik, kurgunun filme kattığı süreklilik, araya giren görsellerin filmle olan bütünlüğü, kullanılan birbirinden değişik filtreler ve zaman zaman yansıtılan saykodelik stilin filmle uyumluluğu olağanüstü bir seviyede. Filmin senaryosunda Quentin Tarantino’nun etkisi olduğunu ekleyelim. Hatta bu filmden sonra yaşanan bazı anlaşmazlıklar sonucu ikilinin arasının açıldığı bile söyleniyor. Medya çılgınlığının başladığı 90’ların ortasında cesurca dile getirdikleri ve kullandığı absürd yapının hakkını da veren Natural Born Killers, sinema tarihine unutulmayacak Mickey & Mallory ikilisini hediye ediyor.