24.08.2016
Star Trek Beyond: Geçmiş Geleceğe Yön Verir
Gezegenler arası ırklar içinde yakınlaşmalar…
Türkçe adıyla Uzay Yolu dizisinin ilk yayınlandığı tarihlerden beri ülkemizde hatırı sayılır bir hayran kitlesine sahip olmuştur. Dizinin başarısının ardından filmler ardarda gelirken, yaşlanan kadroya çözüm olarak yeni kadrolar oluşturulmuştu. Nitekim her zaman karşılaştırıldığı Star Wars ile boy ölçüşemeyen seri, yepyeni popüler isimlerle dolu bir kadroyla yola çıkarak yeni neslin de bu karakterlere aşina olması sağlanmaya çalışıldı. İlk iki film dünya çapında bütçesini ikiye katlasa da, Hollywood’un arzuladığı fenomeni bir türlü yaratamadı. Sonuç olarak üçüncü filmle beraber kar ettiren bir devam filmi daha vizyonları ziyaret ediyor.
Filmin konusunu kısaca özetleyelim. Kaptan Kirk (Chris Pine) ve kumandan Spock (Zachery Quinto) biraz kişisel nedenlerinden dolayı ekipten ayrılmayı düşünmektedirler. Ancak kimliği belirlenemeyen bir gemiden bir sinyalin gelmesi üzerine ekip apar topar yeni görevlerine giderler. Bilinmeyen bir güç, evreni tehdit ederken, bu güçle savaşmak yine Kirk, Spock ve arkadaşlarının görevidir.
Bilindiği üzere Star Trek filmlerinin eskimesinden sonra J.J.Abrams’ın desteğiyle seri yeniden sinemada genç kitlelere yönelik yeniden dizayn edilmişti. Ancak çoğunlukla dram ve bilim kurgu dozu daha yüksek olan eski filmlere göre, yeni filmler sırtını daha çok aksiyona dayayan yapımlar olarak akılda kalmışlardı. Bu yüzden de albenisi olmayan bu yapımlar, izleyiciye eğlenceli vakit geçirmenin dışında gerek hikaye anlamında, gerekse sinematografik olarak pek bir şey ekleyememişlerdi.
Star Trek Beyond’da ise bu durum olduğu gibi devam ediyor. Karakterlerin bir an olsun durmadığı, görsel efektlerin havada uçuştuğu yorucu bir filmle yine izleyicinin karşısına çıkılıyor. Vasat bir hikayenin üzerine kurulan film, yer yer başarılı aksiyon mizansenlerinde yükselirken, kimi anlarda da mizah anlayışıyla anaakım izleyiciyi mutlu etmeye çalışıyor. İlk iki filmi beğenen izleyicilerin bu filmi beğenmeleri de olasıdır. Çünkü mekan değişimleri dışında çok da değişiklerin olduğu söylenemez.
Filmin görsel efektleri öne çıkıyor
Filmin içeriğinde en çok dikkati çeken unsur ise Hollywood’un görsel efekt kullanımı konusunda gün geçtikçe daha da ustalaştığı konusu olarak dikkat çekiyor. Yaratılan mizansenlerin koreografik bir düzlemde sergilenişini, başarıyla filmin içine yediren yapım, kimi karakter modellemeleriyle ve gelecek tasvirleriyle insanların görmek isteyebileceği görsel yetkinliği başarıyla sağlıyor. Büyük ihtimal filmin ödül sezonunda efekt dallarında adının geçeceğini söyleyebiliriz.
Anton Yelchin’in vefatı sonrasında filmde ne kadar süre alacağı merak konusuydu. Filmin gösteriminden sonra bu soru işaretleri kalkarak akıllardaki soru işaretleri sona ermiş oldu. Anton Yelchin’in filmin önemli bir süresinde yer aldığını görmek, genç yaşta hayatını kaybeden oyuncunun hayranları açısından bir anlamda veda turu niteliği taşıyacaktır.
Filmdeki her şey aynı olmasına rağmen Beyond’un diğer iki filme nazaran çok önemli iki değişikliğe uğradığını söylemekte yarar var. Bunlardan biri aksiyon filmlerinde adını sıkça duyduğumuz yönetmen Justin Lin’in varlığından dolayı, filmin salt aksiyona yenik düşerek derinliğinin azaldığını söylemekte yarar var. Ancak bu tip bir filmde kim derinlik arar diye düşünüyorsanız, Lin sizler için adeta hazine hazırlamış diyebiliriz.
Filmin belki de diğer karakterlerden en çok rol çalan karakteri ise bu filmde dahil olan Jaylah karakteri diyebiliriz. Genç oyuncu Sofia Boutella’nın canlandırdığı karakter, gerek farklı görünüşü, gerekse sahnelere kazandırdığı ritm dolayısıyla filmin en öne çıkan karakteri olmuş diyebiliriz. Bu karakterin devam filmlerinde de yer alması belki de, gelecek filmler açısından artı unsur oluşturacaktır.
Uzayın derinliklerine tuzaklarla dolu nostaljik bir yolculuk
Sonuç olarak ilk iki filme ihanet etmeyen bir devam filmi olarak serinin meraklılarını memnun edecektir. Yer yer başarılı aksiyon sahneleri, görsel efektlerin varlığının fazlaca belirginleşmesi sonucunda maalesef sıkıcılığı kimi izleyicilerin tatminsizliğine neden olabilir. Bunun ötesinde Star Trek Beyond, diğer iki filme nazaran film sürecinde ölen biri eski, diğeri yeni nesil iki oyuncusunun ölümü nedeniyle biraz da nostaljik tatlar içeren bir yapım olarak hayranlarını melankoliye sürükleyebilir. Fakat uzay bir yolculuktur ve yeni maceralar yaşamıyorsanız, kazandığınız deneyimin neresi eğlencelidir ki? Belki de film bu bakış açısı sayesinde kendi serisinde var olmayı sürdürecektir.