18.11.2016
Fantastic Beasts and Where to Find Them: Çok Kullanılmış Harry Potter Maskesi Satılır
Rowling’in sevilen dünyası geri dönüyor
Sinema seyircisinin seri filmlere karşı ayrı bir sevgisi vardır. Sevilen karakterlerin farklı maceralardaki hikâyelerini görmek seyircinin hoşuna gider. Tüm dünya genelinde hem büyük gişe geliri elde eden hem de büyük hayran kitlesine sahip olan J.K. Rowling imzalı Harry Potter serisi finalini yaptığında herkes yasa bürünmüştü. Ancak sonuç olarak yazar yaşadığı sürece akan çeşme kurumuyor. Bunun neticesinde de gözünü para bürümüş yapımcılar, acaba nereden yeni bir gişe hiti yaratsak diye yarışa başladılar. En sonunda zekice bir kararla, incecik bir kitaptan beş film çekmeye karar verdiler: Fantastic Beasts and Where to Find Them. Üstelik bu incecik kitap iyice abartılırsa Redhouse sözlük kıvamında bir canavar sözlüğüydü. (Tabii onun incecik verisyonu)
Nihayetinde filmin başrolüne Oscar’lı oyuncu Eddie Redmayne getirildi. Büyük ihtimal oyuncuyu seçerken zorlanmadılar. Çünkü Harry Potter filmlerinde neredeyse İngiliz oyuncu neslini tüketmişlerdi. Redmayne de rüştünü ispatlamış bir oyuncu olarak filmdeki yerini aldı. Newt Scamender karakterine hayat veren Redmayne, Hogwarts büyücülük okulundan mezun olduktan sonra kendini fantastik canavarları bulmaya adayan ve onları korumayı kendine bir amaç edinmiş tuhaf bir karakteri canlandırıyor. Rolünün gereği olarak asosyal bir karakter yaratmak adına Redmayne, bir anlamda ucube bir karakteri başrole oturtuyor.
Tabii yapımcıların ucube karakterlerle sorunu yok. Ne de olsa karakter itici de olsa büyücülüğün maharetli görsel oyunları karakterin defolarını rahatlıkla kapayacaktır düşüncesi hakim. Yan rollerde ise Colin Farell’in canlandırdığı Percival Graves, gerek tekinsiz bir karakter oluşu gerekse otoriter bir düzen anlayışına sahip davranışlarıyla gerçekten de rolünün hakkını veren bir Farell performansına dönüşmüş. Film boyunca bu karakter sayesinde film bir nevi ayakta kalıyor.
Depp merakı sona eriyor
Yan rollerde Ezra Miller’ın canlandırdığı başka bir ucube karakter olan Credence, filmdeki sınırlı ama dikkat çeken performanslardan biri olarak akılda kalıyor. Zaten Miller’ın çocukluktan bu yana tedirgin edici karakterler konusunda bir nevi uzmana dönüştüğünü söyleyebiliriz. Filmin kadın başrolü Katherine Waterston ise Porpentina Goldstein karakteri ile çaylak olmasına karşın araştırmacı ve hırslı bir büyü denetleme memuru olarak filmde sırıtmıyor.
Bunca ciddi karaktere rağmen filmin mizahi yanının olmadığını düşünemeyiz. Ne de olsa bu bir gişe filmi ve izleyiciyi çok fazla bunaltmamalıyız. Bu amaçla da Kowalski ve Queenie karakterleri filmde bir yandan romantizm rüzgarı estirirken bir yandan da yüzleri güldürüyorlar. Rollerinde başarılı olduklarını söyleyebiliriz. Tüm oyuncuları düşündüğünüzde ikinci filmde yer alması beklenen Johnny Depp’in bu filmde minik bir rolde ortaya çıkacağı dedikodular dahilindeydi. Sonuç olarak çok küçük bir rolde yeni filme kapı açılmış. Depp bu kısacık sahnede filmi aşağı çekmeyi başararak devam filminde izleyicinin hayal kırıklığına neden olacak bir oyunculukla geleceğini müjdeler niteliğinde bir performans sergiliyor. Tabii her zaman olduğu gibi tuhaf bir karakterle bizlerle olacak.
İstisnalara rağmen başarılı oyuncu performansları
Fantastic Beasts and Where to Find Them, Harry Potter serilerinin aksine atmosferini aydınlıktan karanlığına götürmek yerine karanlık taraftan başlamayı tercih ediyor. Bunun neticesinde hikayesini katili bilinmeyen seri cinayetlerin kol gezdiği New York’a taşıyor. Canavarlarını kaybeden bir büyücünün de tesadüfen aynı bölgede bulunmasıyla hikayeye dahil olması bir oluyor. Böylece hikâye anlamında sığ bir şekilde arkasını sevimli canavarların varlığına dayıyor. Bol aksiyonun, karakterler çatışmalarıyla harmanlanması sonucunda da elimizdeki bu film ortaya çıkıyor.
Yapımcılar Harry Potter dünyasında bulunmanın ne kadar kıymetli olduğunu bildiklerinden dolayı, bu durumu artıya çevirmek istiyorlar. Hikâyeye önem vermeyerek Harry Potter’ın formülünden yola çıkarak izleyiciye sadece iyi hissetmeyi vaat ediyorlar. Film genel anlamda muhteşem sahne tasarımlarına rağmen, kurguda hantal kalıyor. Bunun neticesinde aksiyon sahneleri sırasında izleyicinin dikkatini kaybettiği anda toparlaması zor oluyor. Bir anlamda serinin ilk filmi olmasının sorunlarını yaşayan film, ne yazık ki Harry Potter duygularınızı sömürürken göz boyamaktan başka bir şey yapmıyor.
Film, Harry Potter serilerini mumla aratıyor
Sonuç olarak Fantastik Canavarlar diye ismini kısaltabileceğimiz yapım, zengin gibi görünen içeriğinde başarılı bir hikâye kurmayı başaramıyor. Film, Harry Potter filmlerinin en kötü yönetmeni olarak adlandırılan David Yates’e projeyi emanet etmesinin büyük bir hata olduğunu izleyiciye kanıtlıyor. Çünkü büyük beklentiler yaratan bu proje, Yates’e yine birkaç gömlek büyük geliyor. Hollywood yeni filmi ABD’ye taşıyarak, Harry Potter’ların İngiliz zihniyetli büyüleyici atmosferinden uzaklaşarak, etkileyici görünen içi boş bir filme dönüşüyor. Suicide Squad filmi yazısında Hollywood artık film değil karakter pazarlıyor demiştik. Fantastik Canavarlar filmi de sevimli canavarlarını pazarlayarak puan toplamaya çalışıyor. Bir nevi film Harry Potter maskesi satarak, öncül serinin hatrına prim toplamaya çalışıyor.
O büyülü dünyayı özleyenlerin muhakkak denemesi gereken ama hikâye olarak da tatmin etmeyen bir film olarak Fantastic Beasts and Where to Find Them sinemadaki yerini alıyor.
Not: Mizahi yönden yaklaşırsak filmin Harry Potter’ın ekmeğini yemek isteğini de Kowalski karakterlerinin açmak istediği fırından anlıyorum.