02.02.2017

Modern Klasikler: V for Vendetta

Günümüz Klasiği

Gösterime girdiği gün itibariyle klasikleşen bir eser V for Vendetta. Belki bir başyapıt değil V for Vendetta ancak filmin temsil ettiği değerler V’nin maskesi altında günümüzde korunmakta. Filmin yönetmen koltuğunda James McTeigue yer alırken Natalie Portman ve Hugo Weaving oyuncular arasında performanslarıyla filmde öne çıkan iki isim. Bütün bu çerçeveyi kapsayıp oluşturanlar, filmin yapımcılığını üstlenen Matrix serisi ile de tanıdığımız Wachowski Kardeşler.

V For Vendetta, İngiliz yazar Alan Moore’un çizgi romanından uyarlama. Thatcher yönetimindeki İngiltere döneminden de etkilenen yazar, totaliter bir rejime karşı yürütülen bireysel tepkinin, toplumsal tepkiye dönüşmesini ve ortaya çıkan mücadele öyküsünü 1982 yılında çizgileriyle yaratıyor.

Nazi-benzeri diktatör Sutler, tek başına korku salarak İngiltere’yi yönetmekte; halk ise korkudan, olan biten durumlara karşı ses çıkaramamaktadır. Sutler’in fiziksel görüntüsü, temsil ettiği partinin amblemi açık bir şekilde faşist Nazi- Almanya’sını işaret etmektedir. “İnsanlar hükümetten korkmamalı, hükümetler insanlardan korkmalı” diyen V ise var olan bu düzene karşı sesini çıkarıyor.

Karanlığa Hayır

Sutler’in yaptığı toplantılara bile video yolu ile katılması “Big Brother” tarafından izlenildiğimize dair çarpıcı bir gönderme. Sutler, polis gücü, yargı, medya gibi devletin tüm aygıtları ile insanlara fiziksel ve düşünsel yolla saldırıyor. Eşcinsel insanlara uygulanan şiddet, özellikle Müslümanların terörist olarak gösterilmesi ve küçük bir diyaloga konu olan aile kökeninde İrlandalı olma durumu üzerinden ırkçılık meselesinin boyutları gözler önüne seriliyor.

Günümüzde Amerika’nın “seçilmiş” başkanının Müslümanlara karşı yapmaya çalıştığı düşmanca uygulamalarla birlikte eşcinsellere ve kadınlara yönelik aşağılayıcı düşünceleri taze biçimde önümüzde durmakta. Hitler de seçimle başa geldiğini öne sürüyordu, aynı ülkemizin şu anki başındakiler gibi. Dünya yaşadığı karanlıktan ders almayıp daha da büyük bir karanlığın içine seçilmeye çalışılırken bizler; ilerde aynaya baktığımızda suçluluk duygusu duymamak için, filmdeki gibi bir arada durup, fikirlerimize sahip çıkarak karanlığa “hayır” diyebilecek miyiz? İşte bütün mesele bu!!