27.04.2017
Dalida: Zirvede Yalnızlığı Yaşayan Bir Diva
Lanetin Peşini Bırakmadığı Bir Kadın…
Müzik dünyasının bir dönemine damga vurmuş isimlerden olan şarkıcı Dalida’nın sonunda fırtınalı hayatı sinemaya taşındı. Filmin geneline yayılmış şarkılarının eşliğinde hayat hikayesi filmin seyrinin içinde süzülerek izleyiciyle buluşuyor. Dalida’yı tanımayanların bile şarkıları dinledikten sonra bu ismi akıllarına kazıyacakları kuşkusuz görünüyor. Çünkü filmdeki şarkıları düşündüğünüzde Türk müzik piyasasının Dalida’nın şarkılarından bayağı ekmek yediğini söyleyebiliriz. Hatta döneminde hit olmuş çoğu şarkının orijinal versiyonu bu efsane sese ait diyebiliriz.
Filmin konusuna kısaca değinelim. Bir kemancının kızı olan Mısır doğumlu şarkıcı Dalida’nın (Sveva Alviti) farklı ülkelerde geçen yaşam öyküsünde sıfırdan nasıl dünyaca ünlü bir şarkıcıya dönüştüğünün hikayesi anlatılırken; ilişkileri, inişleri ve çıkışları filmin hikayesine konu oluyor. Her yakınlaştığı adamın bir felakete kurban gitmesi ise Dalida’nın laneti olarak anılıyor.
Dönemin Ruhunu Yansıtıyor
50’li yıllarda ilk çıktığında egzotik görünüşü nedeniyle dikkat çeken Dalida, kadife sesi sayesinde müzik sahnesinde ilerlemekte zorlanmamıştı. Özellikle İtalyanca, Fransızca, Arapça, İbranice, Almanca ve İspanyolca seslendirdiği şarkılar sayesinde uluslararası bir yıldıza dönüşmesi kaçınılmaz hale gelmişti. Dalida’yı özel kılan noktalardan biri de dönemin değişmesine rağmen müzik sound’unu değiştirerek bir dönemin değil, her döneme hitap eden bir şarkıcı olması Dalida’yı değerli kılıyordu.
Fakat ilişkiler konusunda sıkıntılar çeken ve medyatik yüzüyle bolca asparagas haberin yüzü haline gelen Dalida, aslında büyük bir şarkıcı olmaktansa sevdiği adamlardan çocuk yapmak isteyen sıradan bir kadındı. Ancak müzikte o kadar başarılı oldu ki hayallerinin altında ezilmek zorunda kalmıştı. Bu dramatik hayat hikayesi, bu açıdan da sinemada cazipti. Basit olmaya çalışıp süperstar olan bir kadının acıklı hikayesi…
Başarılı Performanslara Rağmen Vasat Bir Biyografik Uyarlama…
Yaşadığı her ilişkide sorunlar yaşayan ve yakınlaştığı adamların felaketlerle yüzleşmesini neden olan bu meşhur sima, gösterişli görünüşüne rağmen kırılgan bir çiçekten farksızdı. Babasız büyümenin etkisi olarak ilişki için seçtiği insanları pek sağlıklı seçemedi. Bu yüzden de hep skandalların arasında nefes almaya çalıştı. Peki bunca olaya rağmen Dalida’nın hayatı filme çevrilmeyi hak ediyor muydu? Bu tartışabilir bir konu diyebiliriz. Farklı bir yönetmenin elinde film kademe atlayabilirdi.
Film bu acıklı hikayeyi sinemaya yansıtırken müzikleri ön plana çıkartan bir yapı kuruyor. Konserler ve yeni plaklar arasında ilişkilerin mutlu günleri ve perişan günleri olarak iki çizgi çekerek her ilişkiye eğilmeyi tercih ediyor. Hikayesini oldukça düz bir üslupla anlatmayı tercih eden yapım, biyografik bir anlatı olarak ortalama düzeyde seyrediyor. Kimi anlarda tekrara düşen hikayeyi canlandırmak adına herhangi bir hamle yapılmamış. Bu da filmin tekdüzeliğini hissettirmiş.
Yönetmen Yetersiz Kalmış…
Filmin belki de en başarılı olduğu konu cast seçimleri diyebiliriz. Oyuncular ile gerçekleri arasında iyi seçimler yapılmış. Karakterlerini canlandıran oyuncular sırıtmadan rollerini hakkını vermişler. Özellikle Sveva Alviti, Valentina Carli ve Riccardo Scamarcio performanslarıyla öne çıkıyorlar. Değişen zaman dilimlerinden dolayı yapılan makyaj ve saç tasarımları dönemin ruhunu vermek açısından başarılı işlerden biri olmuş.
Sonuç olarak Dalida hayranıysanız ya da şarkıcının hayatını merak ediyorsanız, mercek altına aldığı biyografik kurgu bakımından sizi bir yere kadar tatmin edecek bir işle karşı karşıyayız diyebiliriz. Ancak film ortalama bir yönetmenlikle seviye atlamayı tercih etmemiş. Böylece özgün bir anlatıya yönelmemiş. Tipik bir Avrupa vizyon filmi olarak fazlasını isteyen seyirciyi doyurmuyor. Entrikalarla dolu vasat bir biyografik uyarlama olmuş.