14.12.2017
Get Out: Rengini Belli Etmeyen Nefret
Irkçılığa Dair Farklı Bir Bakış
Korku sineması en kolay tüketilebilir ve kültleşmeye en yakın türlerin başında gelir. Çünkü filmlerin hayranları filme aşık olduklarında her şeyi yapar. Bu yüzden de korku filmleri başarıya ulaştığında hayran kitlelerini daha rahat peşlerinden sürüklerler. Her yıl ortalama iki korku filmi yüzlerce üretilen korku filmi projesinin içinden sıyrılıp izleyicinin gözdesi olmayı başarıyor. Bu seneki ikili ise alınan tepkilere bakıldığında Raw ve Get Out gibi gözüküyor. Get Out yani Türkiye’de vizyona giren adıyla Kapan, gösterildiği ilk andan itibaren coşkulu tepkilerle karşılaşarak yapımcılarını memnun etmeyi başardı. Peki filmin sırrı neydi? Bunu yazının devamında bulabilirsiniz.
Filmin konusu kısaca şöyle özetlenebilir: Chris (Daniel Kaluuya) kız arkadaşı Rose (Allison Williams) ile birlikte Rose’un ailesini ziyarete giderler. Böylece Rose sevgilisi Chris’i ailesine tanıtabilecektir. Ancak Chris bu yüzden gergin değildir. Kendisinin siyahi olması yüzünden ailesinin tepki vermesinden korkmaktadır. Ne de olsa ailesinin yaşadığı bölgeler pek siyahi seven kişilerin yaşadığı mahallelerden değildir. Çiftin ziyareti devam ederken Rose ailesinin yılda bir kez düzenlenen üye oldukları derneğin toplantısının ortasına geldiklerini fark edince, Chris kendini bu duruma alıştırmaya çalışır. Rose’un annesi Missy (Catherine Keener)’in Chris’e sigarayı bırakması için hipnoz seansı yapmasıyla beraber işler gittikçe tuhaflaşmaya başlar.
Trump Amerikası Rüzgârları…
Trump’ın başkan olmasıyla beraber ırkçılığa dair halkın tepkileri farklılaşmaya başladı. Kendini safkan Amerikalı gören kesim, göçmenlere karşı tepkilerini esirgemezken göçmen kökenli olanlar da ırkçılığa karşı savaş açtı. İşte Get Out bu noktadan çıkışla beraber Amerika’nın kara sayfası olan ırkçılık defterini farklı bir bakış açısıyla seyircinin önüne sermeyi başarıyor.
Filmdeki beyaz karakterlerin siyahi Amerikalara yargılayıcı bakışları ve gizli ırkçılıklarını resmeden film, Trump sonrası Amerika’nın kanayan yaralarına parmak bastığından dolayı izleyici tarafından fazlasıyla övgüyle karşılanan bir film haline geldi. Muhafazakar kesimi eleştiren Get Out, bu tip düşünceye sahip insanlara yönelik geçmişi Nazi dönemlerine varan kini su yüzüne çıkartarak kendine has bir gerilim atmosferi yaratmayı deniyor.
Ancak filmin bu noktadaki en büyük hatası, yanlış ırkçılık noktasından olaya dahil olması denilebilir. Çünkü modern Amerika’da her ne kadar polisin şiddet olayları artsa da, siyahilerden çok müslüman kesime karşı nefret söylemlerinin arttığını iddia edebiliriz: Siyahi vatandaşların her nasılsa her türlü açığı bulduklarındaki geçmişe yönelik yakarışları bu filmle de devam ediyor. Ancak yanlış bir dönemde bunun gerçekleştiği apaçık ortada diyebiliriz. Samuel L. Jackson’ın filmi izledikten sonra Amerikalı siyahi rollerinin neden İngiliz siyahi oyunculara verildiğine dair eleştirisinden sonra aslında siyahiler arasındaki ırkçılığın ve adaletsizliğin farklı bir açıdan sergilenmesi gündeme geldi. Bu açıdan da ortalık iyice karışmış oldu.
Senaryodaki Gedikler Güç Kaybettiriyor
Filmin hikâyesinin bir yere kadar parlak görünen çıkış noktası olan fikir, filmin görsel olarak yansımasında kimi anlarda iyi oluşturulan mizansenlerle filmin parlamasına olanak sağlanmış. Özellikle hipnoz sahnesindeki tasvir son derece yaratıcı bir şekilde kotarılarak filmin artı hanesine bir sayı kazandırmış. Ancak buna rağmen filmdeki karakterlerin hareketlerinin son derece tahmin edilebilir davranışları, filmin çok sürprize kaçmayan monotonlukta bir senaryoya dönüşmesini sağlıyor.
Başlangıç sahnesiyle beraber senaryodaki çoğu açık ve izleyicinin gözüne sokulan gelecekte olacaklar vurgusu filmin hikâye anlamında yavaş yavaş erimesine neden olmuş. Filme eklenen ana karakterin en iyi arkadaşı olarak konumlandırılan karakterin, mizah unsurları içeren tavırları ve abartılı oyunculukla birleşen performansı ise filmin korku filmlerinde yapılmaması gereken en önemli unsur olan komedinin korkuyla karışmasına neden olmuş. Korku filmi fanatiklerinin korku komedilere karşı zaman zaman önyargıları olabilir. Bu açıdan film yavaş yavaş tökezlemeye başlamış. Filmdeki mantıksız gelen senaryo hataları ise basit cevaplarla savuşturulmaya çalışılmış. Bu durum da filmin baştan savma durmasına neden oluyor.
Korku – Komedi Severlere Yönelik Eğlenceli Bir Film
Filmdeki ana karakterleri canlandıran ve Black Mirror’dan hatırlayabileceğiniz Daniel Kaluuya ile Girls dizisiyle ünlenen Allison Williams, çift olarak filmin içinde çok da sırıtmıyorlar. Ancak bu ikili dışındaki neredeyse tüm karakterler adeta oyunculuk anlamında ilkokul müsameresini andıran performanslar sergiliyorlar. Bu açıdan oyuncu yönetimi anlamında film, beklenen ölçüde verim vermiyor.
Sonuç olarak hikâye anlamında yer yer The Skeleton Key’i hatırlatan film, senaryo gedikleriyle dolu hikâyesindeki parlaklığı filmin sonuna kadar götüremiyor. Filmin zorlama finali de bu duruma ayak uydurarak beklentileri karşılamıyor. Özellikle Daniel Kaluuya’nın oyunculuğuyla film akıcılığını sağlamayı başarıyor. Filmin tekinsizliğiyle atmosfer tam sağlanacakken devreye giren komedi öğeleriyle film misyonundan saparak sığ eğlence amaçlı bir filme dönüşüyor. Get Out’u izlerken aradığınız şey korku türünde iyi bir örnek görmekse hayal kırıklığına uğramanız muhtemeldir. Ancak çok büyük beklentilere girmeyip, ufak ters köşelerle eğlenceli bir korku- komedi hayali kuruyorsanız film sizi kesinlikle tatmin edecektir. Son olarak filmin bahsettiğin Trump Amerikası göndermeleri nedeniyle filmin olduğundan fazla şişirildiğini kabul etmekte fayda var.