15.06.2017
Yönetmen Koltuğu: Dušan Makavejev
Kara Dalga’nın En Ayrıksı Yönetmeni
Sırp Dušan Makavejev, ülkesinin Josip Broz Tito dönemindeki özgürlükçü ortamının da etkisiyle sosyalist ya da kapitalist olsun, haksızlığın, adaletsizliğin olduğu tüm sistemlere, yönetimlere, liderlere eleştiri oklarını fırlatmaktan geri durmayan bir sinemaya imza atmıştır. Žika Pavlović , Saša Petrović , Želimir Žilnik, Mika Antić , Lordan Zafranović , Mića Popović ve Marko Babac gibi isimler ile birlikte Yugoslav Black Wave (Yugoslav Kara Dalgası) hareketi yönetmenlerinden olan Makavejev, tüm hareketin en öne çıkan ve en ayrıksı isimlerinden de biri olmuştur. Fransız Yeni Dalgası’ndan da etkilenen ve hiçbir şekilde bir manifestosu olmayan bu akımın içerisinde Makavejev’i Kara Dalga’nın Godard’ı olarak ananlar olmuştur. Lakin Kara Dalga’yı yaşatan en önemli isimlerden olan Makavejev’in tüm aykırılıklarına rağmen Godard’dan daha duygusal ve elbette daha umutlu bir sinemaya imza attığını inkâr edemeyiz.
Makavejev, o dönem Komünist Partiyi eleştiren fakat sosyalizme de sıkı sıkıya bağlı olan Praxislerden etkilenmiş, “Birey için özgürlük, herkes için özgürlük sağlar.” görüşünü benimsemiş ve filmlerine de bu bakış açısını yansıtmıştır. Özellikle Josef Stalin’in Sovyet Rusya’da uyguladığı yönetim şekli başta olmak üzere, Amerika’yı hatta kısmen birçok lidere göre daha özgürlükçü olan kendi ülkesinin lideri Tito’yu eleştirmeyi, gizlenmeye çalışılan suçları açık etmeyi bir görev bilen Makavejev, bu yönüyle bir nevi hafriyat (kazı) sineması da yapmıştır denilebilir.
Özellikle Stalin döneminde Polonya’da işlenen en büyük insanlık suçlarından olan Katyn Katliamı ile ilgili olan belgesel görüntüleri Sweet Movie filmine yerleştirerek, o dönem hala Rusya tarafından üstlenmemiş, inkâr edilen bir suçu gözler önüne seren Makavejev’in cesareti ve olaylara hâkimiyeti, gerçekçiliği takdire şayan değil de nedir? Lakin onun bu sivri, hâkim olamadığı dili, keskin gözleri, ayrıksı tarzı ülkesinden ayrılmak zorunda kalmasına neden olmuş, filmleri de hep sansürün engeline takılmıştır. Peki, tüm bunlar onu yolundan döndürmüş müdür? Elbette hayır!
Sinemasını Bir Gerilla Operasyonuna Benzeten Adam
Sinemasını bir gerilla operasyonuna benzeten Makavejev, daha ilk filminden tarzını oluşturmuş ve asla farklı bir yola kaymamıştır. Kapitalist sisteme ve böylelikle Hollywood sinemasına, Sovyet yönetimine ve böylelikle Sovyet sinemasına da karşı olan Makavejev, Sergey Ayzenştayn’ın entelektüel montajından, Dziga Vertov’un avangart , Luis Bunuel’in sürrealist sinemasından etkilenmiştir.
Avusturyalı psikanalist Wilhelm Reich’ın sosyalizm ile cinselliği birlikte ele alan, cinsel özgürleşme olmadan hiçbir özgürlüğün olamayacağını savunan teorilerinden oldukça etkilenen Makavejev, filmlerinin temeline bu görüşü oturtmuş hatta en önemli yapımlarından W.R. – Misterije Organizma’da tamamen Reich’in teorilerine odaklanmıştır. Makavejev’in aşırı cinsellik içeren hatta yer yer pornografi, pedofili düzeyindeki sahnelerinin kaynağı da Reich’in iddialarının savunusunun bir parçasıdır. Viyana Aktionismus adlı radikal sanatsal hareketin öncülerinden Otto Muehl’in performanslarından etkilenme ise oldukça ileri düzeydedir. Zira özellikle yönetmenin en çok tanındığı Sweet Movie’de Muehl’in performansını izliyormuşsun hissiyatını yaratan birçok sahne ile karşılaşmak işten bile değil.
Sarkastik tarzıyla mizahı aynı potada eritmeyi başaran Makavejev’in sinemasının alegoriden, metaforlardan fazlasıyla beslendiğini söylemeye gerek bile yok. Zira Makavejev sinemasında karşımıza çıkan her imgenin, her yazının, görüntünün bir anlamı vardır. Hiçbir şey onun sinemasında rastgele karşımıza çıkmaz asla. Tüm filmini baştan aşağı, incelikle dokurken hiçbir anını müziksiz bırakmamıştır da. Kurmaca, belgesel ve buluntu görüntüleri filmlerinde bir arada kullanmayı, alakasız kişileri, görüntüleri filmlerine monte etmeyi seven bu anlatmakla bitmeyecek, ne desek ne söylesek eksik kalacak adam, Makavejev’i her biri bir hazine değerindeki beş filmiyle daha yakından tanıyalım ister miyiz?