16.12.2017
The Pirates of Somalia: Bilinmeyen Topraklarda Gerçeklik Arayışı
Sinemada Somali…
Somali… Kimilerinin adını duyduğunda başlarını çevirdiği ve tüm dünyanın böyle bir ülkenin varlığından haberdar değilmiş gibi davrandığı yer… Tamam, oradaki insanlar açlıktan ölmesin diye kampanya yapan bazı kuruluşlar da zaman zaman ortaya çıkıyor. Tabii bu durum genelde değişkenlik gösteriyor. Böyle bir ülkede olanların insanlara nasıl ulaştığını düşündünüz mü?
Savaş muhabirleri ya da maceraperest insanların varlığıyla mı? Bir yere kadar öyle denilebilir. Ama cesur ve keşfetmeye açlık duyan insanlar Somali’de yaşananlar hakkında fikrimizin belirmesine neden şeyler diyebiliriz. Geçmişten bu yana yoğun bir kültür çeşitliliği olan Somali maalesef sadece iç savaşları, açlıktan ölen çocukları ve deniz korsanları tarafından tanınıyor.
Jay Bahadur ismindeki bir gazeteci de bu bilgilerle ilk olarak keşfe çıkıyor. Birkaç Somalili korsanla konuşurum ve onlardan aldığım bilgilerle bir kariyer yolu çizebilirim mantığıyla yola çıkılıyor. Ancak uzaktan basit gibi gelen bu durum, kültürlerle kaynaştıkça farklı perspektiflerin ortaya çıkmasına neden oluyor. İyiler ya da kötüler diye ayırım yapmaktansa, insanların kendi durumlarını objektif bir şekilde belgelemek belki de gerçeklerin açığa çıkması anlamında en önemli noktalardan biri haline geliyor.
Cesur İnsanların Dünyası…
Somali Korsanları yani The Pirates of Somalia, bir gazetecinin bir ülkenin kaderini belirlemesi açısından önemli bir noktaya parmak basıyor. Gazetecilik okullardan mezun olmak değildir. Araştırmacı, kararlı ve cesur olmanın birleşimi sonucunda ortaya çıkan bir meslek olduğunu vurguluyor. Gerçekler elbet bir gün gün yüzüne çıkacaktır ama bunun için birilerinin yardımcı olması gerektiğini anlatmaya çalışıyor.
Yönetmen Bryan Buckley bu temeller üzerine kurduğu senaryosunu bunaltıcı olmadan, eğlenceli bir şekilde seyircisine aktarmaya çalışmış. Bu yüzden de gerilim dozajını belli kademelerde arttırırken, bazı noktalarda naif ezgilerin ve anlattığı hikâyenin amaca yönelik işlenmesini uygun görmüş. Yönetmenin ilk filminin The Bronze adındaki bir spor komedisi olması da, yönetmenin kariyer hedefi olarak farklı türlere ilgi duyduğunu gösterir vaziyette denilebilir.
Filmin başrolündeki Evan Peters, Jay Bahadur karakterini olabildiğince hevesli genç bir adam profili çerçevesine hapsetmiş. Böylece keşfetmeye aç bir insanın gerçek ruh halini yansıtabileceğini düşünmüş. Karakterin ikilemlerini ve gediklerini yansıtırken oyuncu zorlanmamış ve başarılı bir performansın rahatlığına erişmiş.
Doğal, Başarılı Oyunculuklar…
Barkhad Abdi ise Captain Phillips filmiyle çıktığı sinema yolculuğunda Hollywood’un en çok aranan karakter oyuncularından birisine dönüştü. Tamam izleyenler çok tanımıyorlar ama yine de o rolünün hakkını vererek karakterlerinin yansımasını her kademede izleyiciye aktarmayı başaran bir oyuncu olmayı başardı. Yine Somali söz konusu olduğunda Barkhad Abdi ön plana çıkarak filmde yine doğal oyunculuğunu başarıyla yansıtmayı başarmış. Captain Phillips olayını, Abdi bu sefer halkın içinden biri olarak öğrenerek bir bakıma kariyerinin anatomisini çıkaran bir rolle çıkagelmiş. Filmdeki diğer Somalili oyuncuların hepsi doğallık anlamında döktürüyorlar. Hepsi gerçek bir karakter profili çiziyor.
Sonuç olarak Somali hakkında, Somali’nin içinden bakış açıları getiren bir film, sıkıcı olmadan vizyondaki yerini alıyor. Çeşitli animasyonlarla renklendirilmiş akıcı kurgusu filmin su gibi akmasına neden oluyor. Bir yandan politik, bir yandan gerçekliği sorgulayan Somali Korsanları, pek tanınmayan isimsiz kahramanlardan birinin hikâyesini bizlere eğlenceli bir şekilde sunuyor. Bizi farklı yaşamların arasına kabul ediyor. Gazetecilik ve Somali’ye dair söyledikleriyle bile izlenmeyi hak eden bir film huzurlarına geliyor. Değerlendirmek size kalmış…