16.02.2018

I, Tonya: Olmak ya da Olmamak

Yönetmen koltuğunda Craig Gillespie’in oturduğu ve başrolünde Margot Robbie’nin yer aldığı yılın iddialı yapımlarından I, Tonya vizyona giriyor. Film, 4 Mart 2018 tarihinde gerçekleşecek olan 90. Akademi Ödüller’ine En İyi Kadın Oyuncu, En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu ve En İyi Kurgu kategorilerinde aday olarak da şimdiden adından çokça söz ettirdi.

I, Tonya, Özellikle 90’lı yılların başlarında Amerikalılar’ın takıntılı bir şekilde takip ettikleri buz patenci Tonya Harding’in hayatını beyaz perdeye taşıyan bir yapım. Tonya, henüz üç dört yaşlarındayken annesinin ısrarı ile buz pateni eğitimi almaya başlar. Buzun üstündeki yeteneği hemen fark edilir. Tonya için ise hayatın anlamı, buz üstünde olmakla özdeşleşir.


Amerikanın Alışık Olmadığımız Yüzü

Tonya, 80’lerin ortalarından itibaren katıldığı yarışmalarda, jüri tarafından hak ettiği değeri hiçbir zaman görmez. Tonya’nın şarkı seçimi, kıyafeti, konuşma biçimi ve davranışları jüriyi rahatsız eder. Buz üstünde sergilediği yeteneklere uzun yıllar kayıtsız kalırlar. Film bize; jürinin asıl hoşlanmadığı durumun Tonya’nın resmettiği sınıf olduğunu gösteriyor. Tonya’nın yetişme tarzı, ilişkisi boyunca maddiyat ile ilgili yaşadığı çelişkiler ve annesi LaVona Golden’ın maddiyatla kurduğu bağ üzerinden “alt-sınıf beyaz Amerikalının” portresini çiziyor, film. Bu yılın bir başka iddialı yapımı Lady Bird’de de özellikle anne karakterinin diyaloglarında bu durumla karşılaşıyoruz. “White trash” ya da “redneck” gibi Amerikan toplumunda güçlü karşılıkları bulunan sözcüklerinin kullanılması, ailesel ve mekansal yapıların anlatımını keskinleştiriyor.


Amerikan Rüyası Kaybediyor

Tonya’nın en büyük rakibi Nancy Kerrigan, Olimpiyatlar öncesi saldıraya uğrar. FBI’ın başlattığı soruşturma neticesinde Tonya’nın eski eşi Jeff suçlu bulunur ve bu durum Tonya’nın hayatının anlamı olan buz üstünden ömür boyu men edilmesine kadar gider. Bu skandalın sonuçlanmasıyla birlikte Tonya Harding unutulmaya yüz tutar. Hayatında bir çıkış noktası arayan Tonya’nın dönem dönem bazı umut kapılarına da eriştiğini gösteren film, Tonya’nın akıllardan kolayca silinişinin de öyküsüdür aynı zamanda. Buz pateni tarihinde ‘’triple axel’’ hareketini yapan ilk kadın Amerikalı sporcu olmasına rağmen, medya kendi yarattığı ikonu, yine kendi yok etmiştir. Filmde geçtiği gibi, Amerika hem sevmek hem de nefret etmek istediğimiz, birini yaratmıştır; ancak bir süreliğine.

I, Tonya oyunculukları ile de hafızalara kazınıyor ve kurgusuyla da sizi bir an olsun izlerken düşürmüyor. Karanlık ve mizahi yapının iç içe geçtiği I, Tonya’nın özgün ve kuvvetli bir gerçek yaşam öyküsü olduğunu söyleyebiliriz.