28.05.2016
A Most Violent Year: Bir Karakter Çalışması
*Yazı film hakkında detay içermektedir
Fragmanlarda ima edilenin aksine A Most Violent Year, bir suç draması değil sinemada pek görmediğimiz tarzda bir karakter çalışması. Margin Call’da kapitalizmi, All Is Lost’ta bir hayatta kalma mücadelesini odağına alan Chandor, A Most Violent Year’da bu iki öğenin harmanını kendisine fon yapıp Abel’in kişiliğine odaklanmamızı istiyor.
Abel Morales, göründüğünün aksine Frank Serpico gibi ne olursa olsun kanunlara bağlı kalmayı prensip edinmiş ahlaklı bir işadamı değil. Abel, kanunsuzluğu hem kendini hem de ailesini zor duruma sokacak ve işlerine mani olacak sorunlu bir alan olarak görüyor, hepsi bu. Abel gerçekten bir ahlak bekçisi olsaydı 1981 New York’unda yaşananları halledilmesini gereken bir şiddet sorunu olarak görürdü ancak Morales, bunu fırsata çevirmek için her yolu deniyor. Rakiplerini saf dışı bırakmak için satış elemanlarını özel olarak hazırlayıp onları diğer firmaların mıntıkalarında müşteri çalmaya yolluyor. Silahlı soygunlar yaşanırken şoförlerin silahlanmasını istememesinin sebebi bunun tehlikeli bir ölüm oyunu olaması değil, şirketinin imajına zarar verecek olması ve her şeyini kaybedeceği endişesi oluyor.
Satın aldığı yeri rahatlıkla kiralayabilecekken, “Kullandığım şeylere sahip olmak isterim.” demesi, basit bir Amerikan rüyası kölesi olmadığının ilk belirtisi. Bu “sahip olma fetişi”, onun gerçek yüzünün ufak bir kısmı sadece.
Abel, kendisine iki üç kez “Tüm bunları neden yapıyorsun?” diye soran avukatının sorusunu dahi algılayamayan ve en sonunda “Neden bahsettiğini anlamıyorum.” diyen bir makine. “Korktuğun zaman atlarsın yoksa hayatın boyunca aynı yerde kalırsın. Ben bunu yapamam.” demesi de bu yüzden. Onun için işinin başarısı yaşamın kendisinden bile önemli.
Arabasıyla bir geyiğe çarptıktan sonra karısı “İn, hayvanı can çekişir halde bırakamazsın” demese belki de yoluna devam edecek olan Abel’in arabadan indikten sonra yaptığı ilk iş arabasının tamponuna bakmak oluyor. Geyik, umurunda değil.
Filmin finalinde bu olayın bir tekrarını görüyoruz. Abel, Julian’ı ne kadar sevse de yaptığı hata yüzünden bir şekilde ortadan kalkması gereken bir engel oluyor. Tetiği şahsen çekmese de tıpkı satıcı çocukları eğitirken yaptığı gibi onun gözlerinin içine gerekenden uzun bakıp doğruyu söylüyor ve adeta satış yapar gibi Julian’ı tetiği çekmeye ikna ediyor. Julian tetiği çeker çekmez cesede değil silahtan çıkan kurşunun deldiği yakıt tankına koşup malına, petrolüne sahip çıkıyor.
Julian, Abel’in umurunda değil.