13.05.2016

Arıza Aşklar / Âşıklar

bad-timing

Seçil Toprak

Bad Timing

Dedektif sorar:

-Birisi sizi aradı ve kendini öldüreceğini söyledi. Bu normal bir şey değil. En azından normal insanlar için…

Alex yanıt verir:

-Hayatımın en iyi yıllarını normalin ne demek olduğunu anlamaya çalışarak geçirdim. Ve hâlâ bulamadım.

Psikoloji profesörü Alex ile çılgın ve bağımsız Milena’nın çalkantılı aşkı oluşturur Bad Timing’in büyülü evrenini. Nicolas Roeg’in bu filmi aslında takıntının kendisi üzerinedir. Aşk bir hastalık gibidir ve onun tedavisini belki de en iyi bir psikoloji profesörü bilecektir. Ama ne çare! Filmin başlangıcından itibaren Milena’nın çılgınlıklarına alışmaya başlamış ve onu bir nevi “çatlak” olarak kabul etmişken filmin esas arızasının Alex olduğunu taşlar yerine oturdukça anlarız. “Keşke beni daha az anlayıp daha çok sevseydin” diye haykıran ve sadece “aşk” halini o an’da yaşamak isteyen Milena, içindeki yalnızlıkla boğuştukça onu o dehlize çeken kişinin de Alex olduğunu anlamaya başlarız aslında. Birbirini yiyip bitirme noktasında gezinen bu Milena ve Alex’in üç parçalı aşk ve hayat kesitini ise Nicolas Roeg öyle güzel anlatır ki iç içe geçmiş kurgudan bambaşka bir hikâye doğar gibidir.