22.02.2020
Basit Ama Etkileyici Bir Eve Dönüş Hikâyesi: Back to Life
Komedi ve dramı bir arada barındıran dizi Back to Life, hapishanede geçirdiği on sekiz yılın ardından evine dönen ve hayata otuz altı yaşında yeniden tutunmaya çalışan Miri Matteson’a odaklanıyor. Miri karakterini başarıyla canlandıran İngiliz yazar/aktrist Daisy Haggard’a Geraldine James, Richard Durden, Adeel Akhtar ve Christine Bottomley eşlik ediyor. Kadrosu sınırlı sayıda olmasına rağmen oyuncu çeşitliliğiyle göze çarpan dizi, eleştirmenler tarafından beğenilen yapımlar arasında yer alıyor.
Fleabag ile karşılaştırılan BBC serisi Back to Life, ağır dramatik sahneleri, araya serpiştirdiği komedi detaylarıyla yumuşatıyor, toplumu eleştirirken aynı zamanda güldürüyor ve izleyiciye keyifli bir üç saat vadediyor. Yarımşar saatlik altı bölümden oluşan ilk sezonuna Showtime’dan ulaşabilen dizinin ikinci sezonu da yenilenmiş durumda.
Hayata Dönüş
Çocukluğunuzun geçtiği, genç kızlığınızın en güzel anılarını barındıran kasabaya yıllar sonra geri döndüğünüzde herkesin sizden nefret ettiğini, ölseniz daha mutlu olacaklarını açıkça söylediğini ve sizi huzursuz etmek için ellerinden geleni artlarına koymayacaklarını görseniz ne yapardınız? Hatta kendi ailenizin bile bir süre sizin evde olmanıza alışamadığını anlasanız? Her gün sizi düşündüğünü ve beklediğini sandığınız ilk aşkınızın çoktan evlenip çoluk çocuğa karıştığını bilseniz, sadakatsiz bir adam olduğu için de size bir gün ahlaksız teklifte bulunsa ne dersiniz? Sizi yıllardır arayıp sormayan, bir zamanlar en yakın arkadaşım dediğiniz kişinin evlenip istikrarlı bir hayata kavuştuğunu ve sakladığı korkunç sırrın hayatınızı alt üst eden sebeplerden biri olduğunu öğrenseniz?
Geri döndüğü ilk andan itibaren insanların iletişimde bile bulunmak istemediği Miri, ‘acımasız bir katil’ olarak lanse edilir. Miri’nin birini öldürdüğü gece, türlü türlü versiyonlarıyla ağızdan ağıza dolaşarak efsaneleşir. Halbuki gayet esprili, yumuşak başlı, biraz da tuhaf bir kadın olan Miri, geçen on sekiz senenin ardından geçmişe sünger çekip değişen dünyaya mümkün olduğunca normal bir şekilde ayak uydurmaya çalışır. İş bulmak, yan komşusuyla arkadaş olmak, saçlarına çeki düzen vermek gibi basit uğraşlarla insanlar tarafından kabul görmeye çabalar. Fakat Miri’nin, önyargılarını kıramayan, yıllar boyunca hapse girmesine neden olan o gece ile ilgili acımasızca değiştirilen detaylarla kendisine olan nefretlerini bileyen ve eve döndüğü günden beri kendisine psikolojik şiddet uygulayan kasaba halkının yanında bunu yapması kolay olmayacaktır.
Yan Karakterlerle Zenginleştirilmiş Hikâye
Miri’nin, geçmişini bilmeyen ve mahalleye, ailesinin yanına yeni taşındığını düşünen yan komşusu Billy ile başlayan arkadaşlıkları beki de en izlenmeye değer tarafı oluyor dizinin. Çünkü yargısız infaz yapmayan, Miri’nin gerçekte kim olduğunu görebilen Billy ile birlikte biz de genç kadını tanımış oluyoruz. Zaten ilk bölümlerde “Böyle sıradan bir kadın herkesin dediği gibi korkunç bir cinayeti nasıl işlemiş olabilir?” diye düşünmeden edemezken, dizinin sonlarında başkalarının yaptığı hatalar ve söyledikleri yalanlar yüzünden aslında Miri’nin talihsiz bir ölümde tesadüfen parmağı olduğunu öğreniyoruz. Dinlemeden, sorgulamadan cani ilan edilen kadının kendi çıkarları için başkaları tarafından harcandığını da görüyoruz. Dizi öyle güzel yazılmış ki hem Miri ile empati kuruyor, onunla üzülüyor, olayları anlamaya çalışıyoruz hem de vermiş olduğumuz kararları ve yaptığımız hataları düşünüp özeleştiri yapıyoruz.
Dizi, neyse ki yalnızca Miri’ye odaklanmıyor, hemen hemen hepsi kusurlu ve ilişkilendirilebilir olduğu karakterlerin her biriyle farklı bir yolculuğa çıkarıyor. Yokluğunda Miri’nin anne ve babasının evliliklerinde sorunlar yaşadığını ve geçen yılların ardından hala sürdürdükleri sağlıksız ilişkiye ortak oluyor, en yakın arkadaşının Miri ile arkadaşlıklarına kaldıkları yerden devam etme çabasını izliyor ve Miri’yi takip edip cinayet gecesinin detaylarını aydınlatmaya çalışan bir dedektifin ortaya çıkaracağı gerçeği merakla bekliyoruz.
Dikkat Çekici Temalar
Basit ve sade hayatlarından kesitler izlediğimiz dizide önyargı, ikinci şans, yalan, arkadaşlık, adalet gibi temalar başrol oynuyor. Dizi, başarılı yazılmış diyaloglar ve olaylarla birlikte bu temaları izleyiciye dikte etmeden yediriyor, aynı zamanda toplumu eleştirip insanların farklı bakış açılarına mercek tutuyor. Örneğin ilk bölümlerin birinde, Miri’nin geçmişini bilmesine rağmen onu işe alan Nathan, biraz zaman geçirebildiği Miri’ye genç kadının yaptıklarını bir kenara koyduğunda aslında gayet normal bir insan gibi göründüğünü söylüyor. Miri’nin ağzından ise “Ben zaten normal bir insanım,” sözleri dökülüyor ve bizi hem gülümsetiyor hem de düşündürüyor. Bir başka sahnede ise telefonunu evde unutunca telaşlanan annesinin hayıflanmalarına anlam veremeyen genç kadın, insanların telefonlarına bu kadar bağlı olmalarının çok garip olduğunu söylüyor.
Miri, on sekiz senede çok şey kaçırıyor, bir o kadar da kaybediyor. Yine de tüm yaşananlara iyimser yaklaşıyor. İlk sezona ise geri getiremediği zamanların ardından üzülse bile, yanında kendisini olduğu gibi kabul eden arkadaşı Billy ile özgürlüğünü içine çekip geleceğine umutla bakarak veda ediyor.