29.05.2017
Batman v Superman: Dawn of Justice – Süper Kahramanların “Eğlenceli” Psikolojik Gerilimi
Uzun zamandır reklamları yapılan, hayranların çılgınlar gibi yollarını beklediği filmlerden biri daha izleyiciyle buluşuyor. Batman, Superman’a karşı… Ya da Dawn of Justice… DC Comics’in en çok okunan çizgi romanlarından Batman ve Superman sonunda tek bir macerada buluşuyorlar. Bu tür bir buluşma Hollywood’un gözünden kaçamazdı. Bu yüzden de beklenen oldu ve filmin oluşum aşamasında neredeyse her ay film hakkında haberler çıktı. Özellikle filme yeni dahil olan taptaze Batman rolünde Ben Affleck özellikle merak konusu olurken, aktörün bu rolde başarılı olup olmayacağı en çok merak edilen konulardan biriydi. Peki bunca soruyu düşündüğümüzde, film izleyicilere istediği filmi verebilecek miydi?
Filmin konusu herkesin bildiği gibi kısaca özetlenirse şöyle denilebilir. Batman (Ben Affleck) ve Superman (Henry Cavill) kendi şehirleri olan Metropolis ve Gotham’da birer efsanedirler. Ancak malum kötü adamlarla uğraş vermek zor iş olduğundan ve bazı olayların üst üste gelmesiyle bu iki karakter birbirlerinden hoşlanmamaya başlar. Buna ek olarak Lex Luther’in (Jessie Eisenberg) başını çektiği kötü karakterler boş durma niyetinde değillerdir. İnsanlık tehlike altındadır. Ama asıl soru şudur: Bu iki süper kahraman aralarındaki çekişmeyle mi meşgul olacaklar, yoksa bu sefer kötüler mi galip gelecekti?
Yazının başında belki de açık konuşmak gerekiyor. İnsanların çoğu bu filmi izlemeden önce önyargıyla filme gidecekler. Çünkü Christopher Nolan’ın dillere destan Batman serisinden sonra yeni bir Batman’i kabullenmek hayranlar açısından zor olacaktır. Tüm karakterler değişmiş ve Batman cephesi tarafından yeni bir dünyaya adım atılıyor. Üstelik bu sefer iki karakterin anlaşmazlığı anlatılacağından karakterin geçmişinin derinlerine inmek, filmin zamanının çoğunluğunu buna harcamak çok mümkün değil gibi gözüküyor.
Ancak durumlar tam olarak da öyle değil denebilir. Çünkü yönetmen ve senaristler bu konuyu düşünerek kıvrak bir sıyrılma yöntemi aramışlar. Bunun sonucunda film Batman’in malum trajedik aile travmasıyla açılıyor. Film bunu görsel bir kolajla hikâyenin içine yedirmeye çalışılırken, James Bond filmlerinde görmeye alışkın olduğumuz jeneriklere benzer bir işi, açılış sahnesinde metaforlar ve imgelemelerle seyircisine sunmayı tercih ediyor. Hatta ilaveten filmin içeriğinde zaman zaman daha karanlık noktalara giden rüya sahneleri de, filmin geçmişle olan bağını güçlendirmeye çalışıyor. Böyle hamlelerin varlığı Batman tarafı açısından olumlu hamleler olarak kayda geçebilir. Superman tarafında ise Henry Cavill’in daha önceki Man of Steel filmi sayesinde herhangi bir geçmiş bağlantısına gerek duyulmamış. Çünkü bu karakterin pişirildiği bir film mevcuttu. Sonuç olarak Superman’in hikâyesi daha çok Louis Lane ile olan ilişkisinden başlayarak filme dahil oluyor.
Buraya kadar her şey muazzam duruyor. Özellikle yaratılan karanlık atmosferi de hesaba kattığınızda film kağıt üstünde hayranların beğeneceği yöne doğru ilerleyebilir. Ancak filmin temel taşı diyebileceğimiz senaryo, iyi bir fikirden yola çıkmanın ötesinde son derece sınırlı tasarlanarak zamanı geldiğinde tıkanıyor. Özellikle her detayı filme eklemek isteyen yapımcılar filmin adeta bir çorbaya dönmesine neden oluyor. Biraz oradan biraz buradan derken hikayenin zorlanarak ilerletilme çabaları, filmin içi boş bir aksiyon filmi olmasına olanak sağlıyor. Dramatik sahnelerin öne çıkması adına yavaş çekimler kullanılarak ve yerinde mizansenlerle aksiyon örgüsünün kurulması filmin yönetmeni Zack Snyder hanesine artı puan olarak geçiyor. Yönetmenlik anlamında da film sınıfı geçmeyi başarıyor.
Oyunculuklara geldiğimizde ise film için iyi şeyler söyleyemiyoruz. Özellikle Ben Affleck korkulduğu gibi rolüne oturmadığından ve cüssesi adeta bir Amerikan güreşçisini andırdığından rolünün hakkını veremiyor. Filmin içinde ne zaman Batman konuşsa film bir anlamda yapaylaşıyor. Çünkü Ben Affleck inandırıcılıktan uzak oyunculuğuyla, biraz acı olacak ama bu senenin Razzie ödüllerinde kendine yer ayırmış gibi gözüküyor. Belki de film bu yüzden aksiyon sahnelerine ağırlık verip bu sıkıntısını saklamaya çalışıyor.
Superman rolündeki Henry Cavill, bir önceki Superman filminden dolayı göz aşinalığından yararlanarak sırıtmıyor. Amy Adams da bu anlamda Superman’in annesi gibi görünmesine rağmen rolüne sempati katarak yoluna devam ediyor. Filmin kötü adamı olan Lex Luther ise Jessie Eisenberg’in fazlasıyla abartılı oyunculuğuyla karikatürize edilmekten kurtulamıyor. Karşımızda kötücül dahi Lex Luther’ı mı görüyoruz, yoksa şizofrenik bir manyakla mı karşı karşıyayız belli değil. Bu açıdan kimilerine eğlenceli ve komik gelecek bu karakter, beklentileri karşılamaktan uzak kalıyor. Bir başka ahududu adaylığı neden olmasın?
Filmin belki de kendi reklamını en çok yapan ve izleyicilerin âşık olacağı karakteri Gal Gadot’un canlandırdığı Wonder Woman olacaktır. Çünkü film belli bir noktadan sonra adeta bu karakterin pr çalışması haline bürünüyor. İleride yapılacak Justice League ve Wonder Woman’ın kendi filmine göndermeler yapılarak bu karakterin yücelmesi sağlanmış.
Filmin içeriğine dair çok fazla spoiler malzemesi olduğundan bu konulara değinemeyeceğim. Ancak karanlık soslu mizahtan arındırılmış bir Avengers filmini anımsatan Dawn of Justice, ismiyle dahi Justice League filmine gönderme yapıyor. Film uzun süresini fersah fersah hissettirirken, iki karakterin yüzleşmesine kadar olan süreçte süper kahramanların psikolojik gerilimi tadında ilerlerken, film ikinci kısmında salt aksiyona teslim olarak derinliğini kaybediyor.
Sonuç olarak Hans Zimmer ve Junkie XL’in ortaklaşa yaptıkları müziklerin muhteşemliğini bir kenara bırakırsak, yer yer güzel noktalar yakalayan film; zayıf ve zorlama senaryonun varlığı, derinlikten arındırılmış karakterlerinin kötü performansları ve oyuncuların kötü oyunculuklarıyla, sadece gişeyi düşünen film yapısıyla bu yılın hayal kırıklıklarından biri olduğu gerçeği yadsınamaz. Artılarıyla eksileriyle filmin temel taşlarını görmeksizin sadece süper kahramanların dünyasına bayılanlar için ise eğlenceli bir gişe filmi denilebilir. Çok beklentiniz olmadan izlerseniz, filmden az da olsa keyif almanız mümkündür. Ancak ne kadar karanlık bir film gibi görünse de, Dawn of Justice bir ergen eğlencesi olmaktan öteye gidemeyen bir sinema etkinliği olarak akıllarda kalacaktır.