29.05.2017
Belgica: Bizi Bu Güzel Geceler Mahvetti
Belçika sinemasının her yaptığı filmiyle daha da adından söz ettiren yönetmeni Felix van Groeningen, “Broken Circle Breakdown”un uluslararası başarısından sonra yeni filminin ne olacağı merak ediliyordu. Yönetmen, Fatih Akın’ın “Soul Kitchen” hamlesine benzer bir hamleyle, bir gece kulübü, barın hikâyesini anlatmayı tercih etti.
Belgica’nın konusu basit sayılabilir. Jo (Stef Aerts) ve Frank (Tom Vermeir) iki kardeştir. Jo’nun bulduğu bir mekan sonrasında bu iki kardeş ortak olurlar ve gecelerin hakimi olacak bir gece kulübü – bar açarlar. Çılgın gecelerin yaşandığı bu eğlence mekanı, peki bu iki karakterin hayatlarına ne gibi etkiler yapacaktır. Belgica kamerasını bu yerinde durmaya gecelere yöneltir.
Belgica, filmin konusunda da anlayacağınız üzere filmin merkezindeki barın ismi olarak filmin içeriğinde yer alıyor. Ancak sadece mekan olarak adlandırmak, mekanın büyüleyici atmosferine hakaret olacaktır. Eğlencenin gırla aktığı, insanların uyuşturucu ve alkolle kendinden geçtiği, her şeyin mümkün olduğu içi içine sığmayan bir mekanın hikâyesi anlatılıyor. Mekana konuk olan birbirinden farklı türlerdeki müziklerin ve şovların gerek görsel, gerekse işitsel açıdan tatmin edici dünyası aklınızı başınızdan alacaktır. Bilhassa film soundtrack’i konuk olan sanatçılarıyla sonuna kadar dinlenmeyi hak ediyor.
Filmin belki de mekandan sonraki en büyük kozu, tek gözü doğuştan kapanmış olan Jo denilebilir. Karakterin sıra dışı görünüşünün yanında, kız arkadaşıyla ilişkisi ve oluşan travmaları filmin temel taşlarından birini oluşturuyor. Frank karakteri ise daha sıradan bir karakter olarak nitelendirilebilir. Gece hayatına kendini kaptırınca, ergen bir gençten farkı olmayan Frank, özlemini duyduğu heyecanlar ve bir ailenin sorumluluğunu almak arasında sıkışıyor. Her iki karakterin de hikâyesini birleştirdiğimizde her ne kadar mekan odaklı bir film olsa da, ailenin önemine vurgu yapan eğlenceli bir drama olarak akıllarda yer edinecektir.
Sonuç olarak birbirinden güzel müzikleri, yerinde durmayan şovlarıyla gecelerini izlemesi keyifli bir seyirlik olarak filmin artısı konumunda yer ediniyor. Filmin belki de en büyük eksisi ise sağlam bir hikâyesinin olmayışı denilebilir. Film bar kültürü ve özgür olmanın varlığına övgüler yağdırırken, sistemin değişkenlerinin ortaya çıkmasıyla kapitalizme yenik düşen insanların hikâyesini anlatıyor.
Her zaman eğlenceli ve vizyoner başlayan işlerin, nasıl sıkıcı ve başa belaya dönüştüğünü, insanı sıkmayarak anlatan Belgica, izleyicinin sıkılmayacağı garanti bir iş olarak izlenebilir.