27.03.2021

Better Days: Burası Bizim Oyun Alanımızdı

En İyi Uluslararası Film Adaylarından Better Days

Better Days, 2020 Asya Film Ödüllerinde birden fazla ödül aldıktan sonra En İyi Uluslararası Film Oscarı yarışında adaylar arasında kalmasıyla epey dikkatleri çekti. Derek Tsang’ın imzasını taşıyan Better Days, başarmaya yönelik baskının ölümcül sonuçlara yol açtığı Çin liselerindeki zorbalığı dramatik bir şekilde gösteriyor izleyiciye. Bir kızı intihara diğerini cinayete sürekleyen bu zorbalık, ikilinin beklenmeyen yakınlaşmasıyla seyircinin ne kadar içini ısıtsa da izlerken üzülmekle öfkelenmenin arasında kalıyoruz. Better Days geçtiğimiz yıl Berlin Film Festivali’nde prömiyerini yapacaktı ancak gizemli bir şekilde festivalden çekilmişti. Şu sıralar En İyi Uluslararası Film Oscarı yarışında adaylar arasında kalmasıyla yeniden gündeme geldi.

“Burası Bizim Oyun Alanımızdı”

“This used to be our playground ve This was our playground. Aranızda was ile used to nun arasındaki farkı bilen var mı?” şeklinde öğrencilerine soru soran genç İngilizce öğretmeni doğru cevabı alamayınca ‘’ikisi de geçmişi ifade ederken used to beraberinde bir kayıp duygusu taşır.’’ der ve bunu söylerken onun derin hüznüyle açılır film. Bu kısa görüntülerden sonra öğretmenin geçmişine döneriz ve olayları baştan izleyerek Chen-Nian’ın zorbalıklarla dolu hayatına uzanırız. Bir arkadaşının okuldaki intiharından sonra onu, ceketi ile üstünü örtmesi; okuldaki diğerleri tarafından Chen Nian’ı zorba olarak etiketler. Filmin bu kısımdan sonrası aslında tam da ‘’Bu asla onun oyun alanı değildi’’ demek için uygun olabilir.

Chen Nian’ın uğradığı zorbalıkların dışında başa çıkamadığı daha çok sorunu var. Annesi başarısız bir dolandırıcı, ikisinin de zorlukla geçimini sağlarken, dolandırdığı insanlar ise hemen arkasında. Ancak en büyük sorunu, sınıftaki kız zorba grubunun lideri, şımarık ve ayrıcalıklı olduğu kadar acımasız da olan Wei Lai’dir. Zorbalıklarına katlanılmayan Wei Lai’nin cinayetinin gerçekleştiği ve bunun ardına sorgulamaların başlaması filmi zirveye ulaştırıyor. Bundan sonra beklenmedik bir şekilde, film, kısa ama içgüdüsel olarak rahatsız edici psikolojik ve fiziksel akran grubu taciz sahnelerinden, duygusal bir aşk hikayesine dönüşmeye başlıyor. Hem Nian hem de Bei suça karışıyor ve birbirleri için ne kadar ileri gideceklerine karar vermek zorunda kalıyorlar. Burada hikâye, özellikle uzun süren bir polis sorgulama sahnesinde hayal kırıklığı yaratıcak şekilde etkisini ara ara yitiriyor. Ancak filmin sonu biraz olsun yüreğimize su serpiyor ve gerçekten de gelecek iyi günlerin sinyalini veriyor.

Film küçük suçları, sosyal medyayı (ve bunların zorbalıktaki rolünü) ve özellikle uygun polislik eksikliği nedeniyle Çin toplumunun büyük bir bölümüne hâkim gibi görünen şiddeti ele alıyor. Bu aynı zamanda toplumun bir bütün olarak işleyişine ilişkin bir yorumdur. Yönetmen Tsang, bu arayışta hem ebeveynlerin hem de okulun, gençleri önemsemek, yetiştirmek ve eğitmek olan birincil işlevlerini unuttuklarını belirtiyor. Bu da doğal olarak zorbalığa yol açıyor. Modern Çin toplumu ve özellikle de başarıya yönelik baskının gençleri nasıl etkilediği hakkında oldukça gerçekçi bir görüş veren Tsang bir röportajında Çin’deki eğitim sistemi hakkında epey araştırma yaptığını ve bu baskıya sebep olan şeyin ne olduğunu bilmek amacıyla bu filmi çektiğini söylüyor. Tsang, Better Days’i zorbalığın üstesinden gelebilecek bir hikâye olarak görüyor ve nihayetinde filmin sonunda zorbalığı azaltmak için girişimler uygulandığını görmek yüreğimize su serpiyor.

Sinematografide mükemmel bir iş çıkaran Better Days’in görüntü yönetmeni Yu Jing-Pin, kahramanların yaşadığı klostrofobik ortamı hem gerçek hem de psikolojik olarak en sanatsal şekilde tasvir ediyor. Sokakların karanlığıyla ve okuldaki ışık bir antitez oluşturuyor. Zhou Dongyu’nun (Chen-Nian) ve Jackson Yee’nin (Xiao Bei) performanlarına gelecek olursak, Dongyu röportajlarından birinde ‘’Chen Nian’’ rolünün oyunculuk hayatındaki en zor olduğunu söylüyor. Özellikle ağladığı sahneler benim için en iyi sahnelerdi. Yee’nin (Xiao Bei) iyiliksever kabadayı rolü de şahaneydi. Diyalog yerine duruş ve bakışların hâkim olduğu iki başrol için söylenecek pek de bir şey yok. Zaten bunu çok iyi aktarıyorlar. Sadece birbirlerine bakıyorlar ve sevinç, keder, neşe ve korku arasında gidip geliyorlar. Wei Lai rolündeki Zhou Ye ise mükemmel bir kötü karakter sunuyor.

Better Days, Çin’deki ticari başarılarından sonra hem bağımsız hem de ana akım sinemayı birleştiren kesinlikle yılın en iyi filmlerinden olabilir. Oscar yarışında durum ne olacak bekleyelim ve görelim.