29.05.2017

ELEŞTİRİ: Bir Varmış Bir Yokmuş

İlk iki filmi “Başka Dilde Aşk” (2009) ve “Atlıkarınca” (2011) ile özgün bir dil oluşturarak sinemaseverlerin beğenisini kazanan İlksen Başarır, yeni filmi “Bir Varmış Bir Yokmuş” ile izleyiciyle tekrar buluşuyor. İlk iki filminde yarattığı olay örgüsüne toplumsal meseleleri de dahil eden yönetmen, bu filmde ise oyuzlu yaşlarındaki iki yetişkin üzerinden bir ilişki hikâyesi yaratarak, kadın-erkek çatışmasına odaklanıyor. İlksen Başarır’a diğer filmlerinde olduğu gibi bu filmin senaryo yazımında da Mert Fırat eşlik ediyor.

Bir Varmış Bir Yokmuş’un hikâyesini Nehir ve Ozan karakterleri oluştururken, ikili arasındaki sevgi ve çatışma hâlleriyle de hikâye güçlendirilmeye çalışılıyor. Nehir, çocuklara masal anlatan bir anaokulu öğretmeni iken; Ozan, düzensiz bir hayatı olan, kadınlar tarafından beğenilen ve kendine has dinleyici kitlesi olan bir rock grubunun solisti olarak yansıtılıyor.

Film, Nehir ve Ozan’ın ilişkilerinin başladığı ilk birkaç bölüme kadar klasik aşk filmleri anlatımlarıyla yer yer dalga geçen bir dile ve yapıya sahip. Bunu da film, özellikle Nehir karakteri üzerinden bize gösteriyor. Rahat, istediği gibi yaşayan ve istediğini elde eden güçlü bir kadın olarak öne çıkmasına rağmen Nehir, film ilerledikçe fazla duygusal ve sevdiği erkeği tutmak için fedakârlık yapan bir karaktere dönüşüyor. Ozan ise sorumluluk almak istemeyen çizgisini film boyunca pek bozmuyor, ta ki geçmişiyle yüzleşene kadar. Sürekli çatışma hâlinde gördüğümüz ikili arasında geçen diyaloglar giderek daha klişe bir hâl alıyor. İzleyiciler, ikilinin yaşayacakları durumları önceden tahmin etmekte zorlanmıyor ve bu durum ister istemez seyircinin filmden düşmesine neden oluyor. Bütün bunlara rağmen Bir Varmış Bir Yokmuş, güzel mizansenleri olan sahneleri ile keyif verirken, zekâ dolu ince espirileri ile izleyicileri güldürüyor. Perdeye yansıyan bu sahneler dışında ne yazık ki filmi bütün olarak ele aldığımızda ise isteneni alamıyoruz.

Ara geçişlerde kullanılan görüntüler, filmin masalsı yapısıyla uyumluluk içeriyor. Ancak filme yine bütün olarak baktığımızda bu görüntüler dışında Bir Varmış Bir Yokmuş görsel olarak herhangi bir zenginlik sunamıyor. Böylelikle senaryoda var olan klişeler görsel anlatımla da aşılamıyor. Bunun dışında oyunculukların doğallığı bir nebze olsun filme güç veriyor. Melisa Sözen, yaşadığı duyguları içten bir şekilde ortaya koyarken, hem ikili tartışmaların ardından yaşadığı hüznü hem de yaşadığı çocuksu sevinci izleyiciyle özdeşleştirecek samimiyette aktarıyor. Mert Fırat da film boyunca tutarlı bir performansa imza atıyor ve seslendirdiği parçalarla şarkı söylemedeki hünerini gözler önüne seriyor. Özellikle ikili tartışmalarda yoğun olarak hissettiğimiz yakın çekim, kimi durumlarda fazla teatral bir hava yaratıyor; ancak oyuncuların duygu aktarımında başarısıyla bu durum ustaca kotarılıyor.

Filme bütün olarak baktığımızda kalemi kuvvetli iki isimden böyle bir senaryonun çıkması izleyenlerde biraz hayal kırıklığı yaratıyor. Kısacası, bize ilk filmiyle aşkın başka bir dilini gösteren İlksen Başarır, Bir Varmış Bir Yokmuş ile beklentilerin çok uzağında kalıyor.