05.08.2016

Evcil Hayvanların Gizli Yaşamı: Afacan Hayvanlar Macera Peşinde

The Secret Life of Pets

Okulların tatile girmesiyle beraber yapımcılar vizyonu animasyonlarla doldurmaya başlarlar. Çünkü animasyon filmlerinin bazıları her ne kadar her kitleye yönelik tasarlansa da, gişe gelirinin genelde küçük izleyicilerden elde edilmesi bu kararlarda önemli faktörlerden biri haline gelir. Fragmanlarıyla bu yılın iddialı animasyon filmlerinden biri gibi gözüken orijinal adı “The Secret Life of Pets” yani Türkiye vizyonunda Evcil Hayvanların Gizli Yaşamı olarak izleyici karşısına çıkacak olan yapım, bakalım kitlesini memnun edebilecek mi?

Filmin konusunu ise kısaca şöyle özetleyebiliriz: Her gün evde bıraktığınız evcil hayvanların neler yaptığını biliyor musunuz? Sorusu üzerinden ilerleyip, mizah tonunu bu motto üzerinden belirleyen yapım, Terrier cinsi Max adlı köpeğin mahalledeki arkadaşlarıyla geçirdiği zamana odaklanırken, çok sevdiği ev sahibesi Katie’nin eve başka bir köpeği getirmesiyle olaylar çığrından çıkar. Luke adlı bu köpekle başlayan rekabet, evin dışında yaşanan çılgın bir macera ile birlikte farklı boyutlara taşınır.

2016 yılındaki yapılan animasyonlara baktığımızda genelde öne çıkan animasyonların çoğunluğunun hayvanlar üzerine olduğunu hatırlayabiliyoruz. Bunca filmin aynı karakterler üzerinden şansını denemesi kendi aralarındaki rekabet açısından ne kadar olumlu bir atmosfer yaratır bunu bilemeyeceğiz, ancak Evcil Hayvanların Gizli Yaşamı, kendini bu rekabetin ortasında buluyor.

secret life of pets

Özellikle bu yılın ödül sezonunda adını fazlaca duymamız beklenen Zootopia ve Finding Dory’nin başrolünde hayvanları kullanması, diğer filmler için az da olsa sorun yaratıyor. Evcil Hayvanların Gizli Hayatı ise bu sorunu avantaja çevirmeye çalışan filmlerden biri diyebiliriz. Sevimli evcil hayvanlarının dünya sevimlisi karakterlerinden güç almaya çalışan film, bilhassa yan karakterlerinin hınzırlıklarıyla patlama yapmaya çalışıyor.

Metal müziğe tutkulu fino köpek tiplemesi, zorba görünen ama tam bir çılgın olan tavşan karakteri ve yolunu bir türlü bulamayan hamsterıyla beraber filmin hemen hemen en ilgi çekici karakterlerini film, yan karakter olarak filme dahil ediyor. Ana karakter görünümündeki köpekler ve kediler ise bize bilmediğimiz bir dünyanın kapıları açmıyorlar. Her an yüzlerindeki ifadelerle ne düşündüklerini artık evcil hayvan sahiplerinin ezbere bildiğini düşünürsek, pek de yaratıcı fikirlerin olmadığını film içinde söyleyebiliriz.

Filmin yapısı gereği birkaç parlak espriyi bir kenara bırakırsak, genelde koşuşturmacanın üst sınırlarında cereyan eden mizansenlerin ağırlıklı olduğu ve dostluk, aile temalarının öne çıktığı yapım, fragmanında verdiği hoş senaryo tatminini, uzun metraj halinde ne yazık ki veremiyor. Tanıtımındakinden fazlasını vaat etmeyen yapım, animasyon severlerin denemesi gereken ama çok da fazla bir şey beklemesinin yersiz olduğu işlerden birine dönüşüyor.

Sonuç olarak yaratıcı yan karakterleri ve sevimliliğin doruklarından gezen tüm karakterleriyle film artı puanı alırken, senaryosundaki yavanlık ve tahmin edilebilir hareketleriyle çok da sürpriz barındırmayan bir film olarak akıllarda yer ediniyor. Yaz aylarında bunalan izleyicilerin serin salonlarda, sevimli dostlarıyla buluşması için yapılan film, sadece animasyon meraklılarını filme davet ediyor. Aksi takdirde hayal kırıklığına uğramak kaçınılmaz diyebiliriz.