03.02.2017

Gecenin Kanunu: Büyük “Affleck” Buhranı


Ben Affleck Yönetmenliğe Geri Dönüyor

Yönetmenliğe iyiden iyiye alışan ünlü oyuncu Ben Affleck, yeni işi olan Gecenin Kanunu yani orijinal adıyla Live By Night’ın fragmanlarında merak uyandırıyordu. Ancak ilk gösterimlerden sonra ne eleştirmenlere, ne de izleyicilerin yaranmayı başaramadı. Ödül listelerinde adı geçen film, zamanla ivme kaybederek ödül sezonundan sessizce çekildi. Ümitler başka bahara kaldı. Peki filmin sıkıntılı yönleri nelerdi ve filmin aşağı doğru ivme kazanmasını hangi koşullar sağladı? Yazının devamında bu soruların cevaplarına ulaşabilirsiniz.

İlk aşamada filmin konusuna kısaca değinelim. İzleyiciyi büyük buhran dönemindeki ABD’nin mafya savaşlarının içine davet eden Live By Night, Joe Coughlin (Ben Affleck) Boston’da küçük soygunlar yaparken İtalyan ve İrlanda mafyalarının arasında kalır. Yanlış kadına gönlünü kaptırması sonucunda da kendini hapiste bulur. Hapis sonrası İrlanda mafyasından intikam almak adına, İtalyan mafyasıyla ittifak kuran Coughlin Florida’daki suç işlerinin başına geçer. Ancak burada da Ku Klux Klan ile bir savaşa girecektir.

Irkçılığın kol gezdiği sert bir ABD portresi sunan yapım, çeşitli dönem suç filmlerinden farklı olmayan hikâyesiyle klişenin içinde boğuluyor. Senaryonun tek taraflı kalmasıyla beraber, sığ karakter portreleri filme derinlikten yoksun bir ana şablon sunuyor. Dönemin nabzını birkaç suç olayı ve aşk ilikileriyle sınırlı tutan yapım, ne yazık ki dönemin nabzını tutmaktan aciz kalıyor.

Görüntü ve Sanat Yönetimi Filmin En Büyük Artısı

Filmin görüntü ve sanat yönetimi konusunda kusursuz olmasına karşın, oyuncu performansları anlamında tutuk ve yetersiz kalması dibe doğru inen filmin ipini çekiyor. Ben Affleck rolünde inandırıcılıktan son derece uzak ve yan karakterlerdeki kimi oyunculuklar filmi kurtarmaya yetmiyor. Brendon Gleeson sert bir komiseri canlandırırken bu rolde tutarlı olmayı başarıyor. Filmin oyunculuk anlamında en önemli artı Sienna Miller’ın ayrıksı işi olarak yorumlanabilir. Rolünün içinde adeta farklı bir kişiliğe bürünen oyuncu, karakterinde yeterli dursa da karakterin derinlikten uzaklığı ona mani oluyor.

Ben Affleck’in sevgilisi rolündeki iki oyuncu olan Sienna Miller ve Zoe Saldana ile uyumsuzluğu ve karakterlerinin kimyasının tutmaması sonucunda izleyici empati kurarak oluşan çiftlere inanamıyor. Bu durum da filmin tüm atmosferine varlığını hissettiriyor.

Hayal Kırıklıkları ve Suç Dünyası

Birkaç göz alıcı aksiyon sahnesi dışında, kurgusundaki kimi aksaklıklar ve mantık hatalarının iç içe girmesiyle Gecenin Kanunu, sinema anlamında dipteki yerini alıyor. İlerleyen hikâye hızlı geçişlerle zaman anlamında da kötü kullanılarak belli ki kimseye yaranamıyor. Ne yazık ki büyük umutlara vesile olan film, Ben Affleck’in yönetmenlik kariyerindeki en zayıf iş oluyor. Yönetmenin eski performansını yakalayıp iyi filmler çekmesi hayranlarının ileriki filmlerde en büyük beklentisi olacaktır. Şu haliyle hayal kırıklığından öteye gidemiyor.

Sonuç olarak görüntü ve sanat yönetimi açısından kusursuz bir seyir zevki sunan film, aynı başarıyı senaryo ve yönetimde başaramıyor. Adeta tepetaklak klişe bir senaryonun varlığı, başarısız bir yönetmenlik ve vasat oyunculuklarla birleşince yüz otuz dakikalık boğucu bir filme dönüşmesine neden oluyor. Gecenin Kanunu suç dünyasını anlatan filmler açısından yeni bir şey anlatmadığı gibi, anlatılan hikâyeyi de başarılı bir şekilde sunamıyor.