29.05.2017
Goosebumps: Çocukluk Fantezileri Geri Döndü
Hollywood senaryo sıkıntıları çektiğinden 80’leri günümüze getirmeye devam ediyor. 80’lerde epey meşhur olan R. L. Stine’ın korku – komedi kitapları serisi, 90’larda da etkisini göstermişti. Bu popülerliğin sonucunda televizyon dizisi de gecikmemişti. Her bölümünde ayrı bir korku hikâyesinin işlendiği “Goosebumps” adlı dizi kısa süresine rağmen dönemin çocukları için bir efsaneye dönüşmüştü. Stine sattığı kitap sayısı ve popülerliğiyle çocuk edebiyatının Stephen King’i ilan edilmişti. Tabii hangi yazar bu kadar çok satıyorken, başka çok satan bir yazara benzetilmek ister, bunun cevabını filmin içinde bulmanız mümkün görünüyor.
Goosebumps sinema filmi, televizyon dizisine göre farklı bir noktada duruyor. Çünkü televizyon dizisinde kitaplardan uyarlanan hikâyeler izleyiciye sunulurdu. Bu filmde ise yazar Stine karakterleştiriliyor. Uyarlanan kitabı düşündüğümüzde aslında Stine kendi kendini de karakterleştirmiş diyebiliriz. Çünkü Stine adeta bir başrol misali filmin önemli bir parçası haline getirilmiş. Senaryo da buna paralel olarak canlanan kitaplar üzerinden yoğunlaşarak, filmin son halini şekillendiriyor.
Canlanan roman karakterlerini düşündüğümüzde, aklımıza Terry Pretchett’in Hareketli Resimler adlı kitabı gelebilir. Çünkü bu kitapta da ona benzer bir hikâye işlenmişti. Ya da sinema dünyasını izlediğimizde kitap olmasa da, oyunların içinden canlanan karakterleri düşündüğümüzde; Jumanji ya da daha modern uyarlaması olan Zathura da aklımıza gelebilir.
Bu son derece eğlenceli ana akım filmleri; muzip karakterleri, görsel efekt şölenine dönüşen canavarları ve her kesimin izleyebileceği tipte şablonlarla tasarlanmaları sonucunda seyircinin unutamayacağı deneyimlere dönüşebiliyor. Bu yüzden de gişe bakımından tatmin edici sonuçlarla türevlerinin türemesine sebebiyet veriyor. Film fikir olarak korkunç olsa da, uygulamada son derece sürükleyici ve masallardan çıkma anlatısıyla insanların aileleriyle gidebileceği şölenlere dönüşüyorlar.
Goosebumps da bu durumu kendi lehine çevirerek, izleyiciye keyifli bir 80’ler fantezisi sunuyor. O dönem yaratılan Gremlins, Critters, Monster Squad vb. gibi hayal gücüne hitap eden ve o dönemin imkanlarından kaynaklı bolca kuklanın rol bulduğu bu filmler, günümüz CGI teknolojisiyle görsel efekt bakımından zenginleşerek, tekrar tekrar önümüze sunulmaya devam ediyor. Sunulması da gayet doğal bir olay denilebilir. Çünkü o dönemin çocukları büyüdüler ve küçükken izledikleri filmlerin ruhlarını yeniden canlandırmak için ellerinden geleni yapıyorlar.
Goosebumps, bir bakıma nostaljik bir yolculuk sayılabilir. Seksenlerin uçuk hayal gücünden yararlanarak, bu düşünce sistemini günümüz çocuklarına da bulaştırmayı hedefliyorlar. Jack Black gibi abartılı oyunculuğu seven oyuncular için de biçilmiş kaftan olan bu filmler; karikatürize yaratılan karakterlerle dolu olmalarına rağmen, korku konsepti etrafında popcorn sinemasına komedi ve macera bakımından harika katkılarda bulunabiliyorlar.
Filmin konusu ise gayet basit denilebilir. Zach ve annesi yeni bir kasabaya taşınırlar. Zach, yan komşusu Hannah ile kısa zamanda kaynaşırken, Hannah’ın tuhaf babası kızına karşı fazla korumacı davranmaktadır. Bu durum da Zach endişelendirmeye başlar. Çünkü Hannah’ın babasıgün geçtikçe daha tuhaf hareketler sergilemektedir. Zach de bu yüzden Hannah’ın evine gizlice girmeye kalkışır. Bu girişim sonucunda işler daha da karışmaya başlar. Bu evin içindeki kitaplar sihirlidir ve karakterleri dışarı çıkmaya can atmaktadırlar. Bu durum Zach ve arkadaşlarının başına büyük bir bela açar. Çünkü bu kitaplar, korku romanlarıdır.
Sonuç olarak sonuna kadar eğlence vaat eden bu aile filmi, günümüz büyüklerinin geçmişi hayal etmesini, günümüz küçüklerinin de yeni dünyalara yelken açmasını hedefleyen bir bakış açısıyla sinemalarda yerini alıyor. Goosebumps, ruhu olan eğlence sinemasını özleyenlerin kaçırmaması gereken bir yapım olarak öne çıkıyor. Uçuk hayaller kurmaktan korkmayanlara önerilir.