16.02.2018

Hadi Be Oğlum: Ağlak Yaz Akşamlarında Babalık Sınavları

Kış Aylarında Vizyona Giren Bir Yaz Filmi

Bora Egemen’in yönetmenliğini üstlendiği Hadi Be Oğlum, Kaş’ın koylarında seyircisini yolculuğa çıkartırken iki baba oğul ilişkisini merkezine oturtturan bir hikayeyle vizyondaki yerini alıyor. Türkiye’nin en popüler oyuncularından biri olmasına rağmen sinemada az görünen Kıvanç Tatlıtuğ ise genel kadro hatları itibariyle filmin tek ağır topu olarak yer alıyor. Çoğunlukla tiyatro kökenli oyuncuların yardımcı rollerde oynadığı filmde, ülkemizin kendine has yorumuyla dikkat çeken şarkıcılarından Feridun Düzağaç da çok önemli bir rolde karşımıza çıkıyor.

Annesi tarafından terk edilen, kendi oğluyla bebeklik evresinden itibaren baş başa kalan Ali’nin (Kıvanç Tatlıtuğ) bu sessiz çocuğa babalık yapma sürecini anlatıyor. Turistik bir bölgede kiralık yatların içine hapsolan dede, baba ve oğuldan oluşan üç adamın hikayesi ağlak donelerinin baskınlığıyla göz pınarlarını açtırmaya zorluyor. Kış ayında vizyona giren bir yaz filmi olması da, bu soğuklarda içinizin ısınmasına neden olabilecek ayrı bir anekdot olarak not edilebilir.

Kıvanç Tatlıtuğ Filmin En Büyük Kozu

Kıvaç Tatlıtuğ, erken yaşta olgunlaşmak zorunda kalan bir adamın, babalığa alışma sürecini oyunculuğuyla hissettirmek isterken, beden dilini iyi kullanarak karakterini gerçek kılmayı başarıyor. Ancak filmin sürekli kendini tekrarlayan tarafı ve birbirine benzer sahnelerin dizaynı sonucunda Tatlıtuğ’un da benzer sahnelerde kendini tekrar ettiğini söylersek yanılmayız. Filmin bir diğer popüler ismi olan Büşra Develi ise filmde varlığıyla yokluğu anlaşılmayan bir karakter diyebiliriz. İki sahnede karşımıza çıkan bu karakter, ne yazık ki perde arkası dahi anlaşılamadan yok oluyor.

Yer yer diziye kaçan kimi sahneleri, filmin görsel olarak belli bir çıtayı yakalayamamasına yol açıyor. Yönetmenin kolaycılık yaparak standart bir anlatım dilinin vasat bir şekilde kotarma çabası, filmin kendi içinde kademe atlayamamasına sebep olmuş. Film bittiğinde aklımıza kazınabilecek bir tek sahnenin olmaması, filmin unutulup gidecek işlerden biri olduğunu kanıtlar düzeyde diyebiliriz.

Sınıfta Kalan Bir Senaryo

Gelelim filmin en zayıf halkasına… Hadi Be Oğlum’un senaryosu öyle kötü yazılmış ki, mantık hataları adeta seyircinin gözüne gözüne çarpılıyor. Araştırılmadan yazılan senaryo yüzünden filmin ana unsuru konumundaki meselemiz havada kalıyor. Örneklendirirsek çocuğun otizm belirtileri göstermesi berrak bir şekilde anlaşılırken; filmin içerisindeki kimsenin bunu kavrayamaması tam bir skandal olarak ilan edilebilir. Düşünün kimse derken doktoru da kastediyorum. Senaryonun araştırılmadan bir grup senaryo yazarının aklından çıkması, yarardan çok filmi kaosa sürüklemiş.

Sonuç olarak senaryo olarak gedikleri yüzünden bir hayli su alan bir tekneye benzetebileceğimiz Hadi Be Oğlum, görsel olarak cezbedici inşa edilmedeğinden sinemaya çok da yakışmayan bir film olarak tasvir edilebilir. Kıvanç Tatlıtuğ’un oyunculuk namına çırpınışları, bu ağlak dramı üst noktalara taşımaya yetmiyor. Müzikal gelişimin inandırıcılıktan uzak dönüşümü, tüm hayatı boyunca teknede yaşayan bir çocuğun yüzme bilmemesi gibi onlarca hatanın bu tip filmler için dramatik çatıda öldürücü bir yok oluşu hazırladığı gerçeğini görmezden gelemeyeceğimiz için filmin geçer not alamadığını belirtmek isterim. Ama yine de dizi formatına bağımlı izleyicilerin bu gözyaşlarına elverişli filmde yabancılık çekmeyeceğini söyleyebilirim.