28.05.2017

Hobbit: Beş Ordunun Savaşı

Peter Jackson ve ekibinin Yüzüklerin Efendisi üçlemesinden önceki dönemi anlatmak amacıyla çektikleri Hobbit serisinin merakla beklenen son filmi, “Hobbit: Beş Ordunun Savaşı” vizyona giriyor. Hobbit serisinin ilk iki filmi, -ister istemez- Yüzüklerin Efendisi üçlemesiyle kıyaslandığında izleyenlerde hayal kırıklığı yaratmıştı. Bu durumun başlıca nedenini, üç farklı kitaptan üç ayrı film olarak uyarlanan Yüzüklerin Efendisi’ne göre, tek kitap Hobbit’ten bir üçleme yaratılmaya çalışılması olarak ifade edebiliriz.

Ejderha Smaug’un uyanışı ile son bulan serinin ikinci filminin ardından, Hobbit: Beş Ordunun Savaşı Göl Kasabası’na saldıran Smaug’un, iyi okçu Bard ile karşı karşıya geldiği sekans ile açılıyor. Heyecan dozunun yüksek olduğu bu açılış sekansı, filmin en başarılı sahnelerinden birini oluşturuyor. Daha sonra ise film, isminden de anlaşıldığı gibi Yalnız Dağın Altındaki Krallığın hazinesine sahip olmak isteyen değişik ırkların/yapıların/kitlelerin savaşını konu ediniyor. Ortamda bulunan tek Hobbit, Bilbo ise elfler ve cüceler arasında ara bulucu olmaya çabalıyor ve savaşarak da arkadaşlarına yardım ediyor.

Kitapların, onlardan uyarlanan filmlerden daha iyi olduğu genel kabul gören bir durumdur. Yüzüklerin Efendisi üçlemesini okuyanlar da filmlerin (beğenseler bile), kitaplardaki derinliğe ulaşamadığını söylerler. Hobbit serisinde de hikayenin derinliğini yakalayıp, yansıtamama konusunda benzer ve hatta daha büyük bir probleminin olduğu görülüyor. Filmin adında “Hobbit”in yer almasına rağmen Bilbo da hemen hemen herkes gibi bir yan karakteri canlandırıyor. Örneğin, açılış sahnesinde kahramanlaşan Bard, filmin geri kalanında pek gözükmüyor. Bilbo yer yer, Legolas ise savaş sahnelerinde ön plana çıkıyor. Filmde, Gandalf’ın Yalnız Dağa haber götürmesi gibi, her karakter için ayrılan özel bölümler varmış hissiyatı yaratılıyor. Bütün bunlar, karakterlere odaklanamama problemi yaratıyor ve birçok şey hızlıca olup bitiyor. Hikayeyi de etkileyen bu durum, bire bir dövüş sahnelerindeki yapıları da aynılaştırıyor. Kitaplar arasındaki farklılıklardan dolayı, Yüzüklerin Efendisi’ndeki iyi ile kötüyü net biçimde karşı karşıya getirme çabası Hobbit’te biraz zorlama duruyor.

İşin teknik boyutunda ise film, özellikle savaş sahneleri gibi kimi yerler izleyenlere bilgisayar oyunu gibi gelse de bütün olarak muazzam bir görsellik barındırıyor. Yönetmen Peter Jackson, başarılı ve özenli özel efektlerle yaratıcı ve akılda kalıcı sahnelere imza atıyor. Özellikle Thorin ve Legolas’ın savaştığı kısımlar unutulmayacak bölümler olarak hafızalara kazınıyor. Sahnelerin dramatik yapısına uygun müzik kullanımı ise bu filmde de devam ediyor.

Sonuç olarak Hobbit: Beş Ordunun Savaşı, kesinlikle serinin en iyisi; fakat karakterlerin iç dünyası veya kitabın derinliğini hisssetmeyi bekleyenlerin aksine, görsel bir şölen izlemek isteyenlere anlamlı gelecek bir film. Bütün bunlarla birlikte, The Tolkien Estate’in, J. R. R. Tolkien’in eserlerinden bir daha film yapılmaması yönündeki aldığı kararı da ayrıca düşünmek gerekiyor.