23.06.2015
Horns: Fantastik Korku Görünümlü Aşk Masalı
Dünyanın genelinde 2014 Sonbahar’ında gösterime girmesine rağmen ülkemizdeki vizyon tarihi 19 Haziran olan Horns, ünlü korku yazarı Joe Hill’in çok satan aynı adlı romanından uyarlama. Ölen sevgilisinin katili olmadığını herkese kanıtlamaya ve gerçek katili bulmaya çalışan Ig Perrish, bir sabah uyandığında boynuzlarının çıktığını fark eder. Türünü belirlemenin bile pek mümkün olmadığı, fantastik korku görünümlü aşk filmi diyebileceğimiz yapımın sinematografi ve oyunculuklar dışında elle tutulur pek bir tarafı yok.
Herkes tarafından dışlanan ve doğruyu söylediğini kimseye inandıramayan Ig, boynuzlarının çıkmasıyla insanların gerçek yüzlerini görmeye başlar. Boynuz, insanların bastırılmış dürtü ve düşüncelerini ortaya çıkarır bir nevi. Bu durumu keşfetmesiyle Ig’in önceliği boynuzun neden ve nasıl çıktığındansa çevresindeki insanların sakladığı gerçekleri öğrenip sevgilisi Merrin’in cinayetini aydınlatmaya dönüşür. Klişe bir “Katil kim?” temasını fantastik öğeler ve geriye dönüşlerde anlatılan aşk hikâyesiyle destekleyen film, birçok türden izler taşımasına rağmen hiçbiri için tatmin edici bir performans olamıyor.
Boynuzların ortaya çıkış nedenini ve bunun devamında insanların neden sakladığı gerçekleri açık ettiğini üstünkörü, basit cevaplarla geçiştiren film sonlara doğru bu cevapla da çelişerek iyice sarpa sarıyor. Belli bir bölümüne kadar ölen sevgili Merrin’in Ig’i aldatması ve devamında yaşadığı üzerine kurulan hikâye bir anda Merrin’in aslında aldatmayıp kanser olduğu için Ig’e yalan söylediği gerçeğiyle Yeşilçam’a da selam çakıyor. Ig’in çıkan boynuzlarını herkesin görmesine rağmen onun suçsuz olduğuna inanan tek kişinin görmemesi Ig’in kafasında kodladığı iyi/kötü insan yorumunu işaret etse de bunun nedenini de ölen kızın taktığı haç’a bağlayarak olaya dinsel öğeleri de eklemekten çekinmiyor. Filmde boynuzu herkesin sakladığı kötü düşünceleri açığa çıkarmasına sebep olarak tanımladıktan sonra iki polis memurunun bastırdıkları eşcinselliği ortaya çıkararak oldukça homofobik bir tavır sergiliyor.
Fransız yönetmen Alexandre Aja’nın (Yüksek Tansiyon, Aynalar, Tepenin Gözleri) yönettiği Boynuzlar’ın sinematografisi olumlu olarak gösterilebilecek nadir öğelerinden. Ormanlık alandaki sahneler, geri dönüşler ve Ig’in boynuzların etkisinde kalarak değişen ruh hali renklerle oldukça güzel yansıtılıyor. Filmde kullanılan müzikler de oldukça yerinde. Bowie, Pixies, Marilyn Manson gibi isimlerin olduğu soundtrack’e sahip Boynuzlar’da şarkı – sahne uyumu yakalanmış. Herkesin kendi isminden çok Harry Potter olarak tanıdığı Daniel Radcliffe de yavaş yavaş o etiketten sıyrılıyor gibi. Son yıllarda farklı tip rollerle karşımıza çıkan oyuncu Boynuzlar’da canlandırdığı Ig Perrish karakteriyle de artan ivmesini sürdürüyor. Ig’in boynuzla birlikte git gide değişen davranışlarını bizlere oldukça başarılı aktarıyor.
Boynuzlar, fantastik türde bir film için bile oldukça fazla soru işareti ve boşluk bırakan bir film. En büyük artısı görselliği olan filmi sinemada izlemek yerinde olur çünkü beyazperde dışında izleyici için büyük bir hüsran olabilir.