13.05.2016
Howl: Kanlı Tren Sizi Vahşete Davet Ediyor!
Ülkemizde “Dehşet Treni” adıyla vizyona girecek olan Howl, Hollywood’dan alıştığımız korku filmlerine Birleşik Krallık’tan bir destek diyebiliriz. İskoçyalı yerel oyuncularla çekilen film, Neil Marshall’dan bu yana sesi soluğu çıkmayan İskoçya’dan korku sineması adına yeni bir nefes denilebilir. Yurt dışındaki izleyiciler tarafından pek methedilmeyen ama çok da yerin dibine batırılmayan film, ülkemizde vizyona girdiği gibi korku türünü sevenler için sinema salonlarında bir alternatif yaratıyor.
Filmin konusu ise kısaca şöyle özetlenebilir. Joe (Ed Speelers), tren yolculuklarında bilet kesen görevlidir. Yolculuğa çıkmadan önce terfi için başvurusunun reddedildiğini görünce bozuk moralle görevine devam etmeye karar verir. Ancak tren, ilk durağa varmadan ormanlık bir arazide devre dışı kalır. Makinistin duruma hakim olma çabası sırasında bir takım yaratıkların saldırısı sonucunda, artık trenin içinde yolculuklarla beraber personelin hayatta kalma savaşı başlar.
Hikaye olarak kimseleri tatmin edemeyen film, her şeye rağmen heyecan dozajını azaltmayan bir film olarak dikkat çekiyor. Slasher mantığında ilerleyen film, tek tek ölen yolcularıyla ve yaratıkların varlığıyla, adeta slasher ile yaratık filmlerinin melezi durumuna evriliyor. Kanlı sahnelerin dozajı, film ilerledikçe daha da şiddetleniyor.
Tek bir mekanda geçen bir film olduğundan kimi seyircilerde kapalı alan korkusu etkisini de hissettirecek olan yapım, kısıtlı mekan kullanımdan dolayı bir süre sonra karakterlerin birbirleriyle çatıştıkları, paniğin tehlike unsuruna dönüştüğü felaket filmlerini anımsatmaya başlıyor. Ancak tabii ki bu sefer en büyük felaket ormanın içinde baş başa kalınan yaratıklarla mücadele denilebilir.
Filmin görsel efektleri ne kadar korku aşıklarını idare edecek seviyede olsa da, her tür sinemaya açık seyirciler için ucuz kaçacaktır. Filmin ortasına kadar gizemli yaratıkların varlığından çok, cinayetleri ve bedensel uzuvlarıyla filmde yer almasından kaynaklı olarak, film gerilim dozajını idareli kullanarak vasat seviyede seyrediyor.
Türün klişelerinin tekrarlanmasıyla başlayan yavanlık süreci ise filmin sonunda damaklarda zamanın boşa geçirilmesi tadı bırakıyor. Her ne kadar spoiler vermemek için yaratıkların varlığını söylemesem de, filmin orijinal adının uluma olmasından dolayı, filmin kurbanlarının ne tür bir belayla karşı karşıya olduklarını tahmin etmek çok güç olmasa gerekir.
Sonuç olarak ucuz efektleri, klişe senaryosu ve korku sinemasına yenilik getirmeyen anlayışıyla Howl, türün severlerinin çok yüz vermeyeceği bir iş olarak nitelendirilebilir. Ancak vasat korku filmleri hoşunuza gidiyorsa ya da beyazperdede korku filmi izleme deneyiminden hoşlanıyorsanız, bu haftanın korku filmleri alternatifi olarak değerlendirebilirsiniz. Ancak unutmayın ki, filmin içerisinde Hollywood efektlerini aramak da biraz hayalcilik olacaktır.