15.04.2016

İFF Uluslararası Yarışma: Aşk Birleşik Devletleri

aşk birleşik devletleri

Acıyla Yoğrulan Kadınlar Kulübü

Berlin Film Festivali’nde en iyi senaryo ödülüyle dönen Aşk Birleşik Devletleri (United States of Love), İstanbul Film Festivali’nde Altın Lale için yarışıyor. Uluslararası yarışma bölümünde festival izleyicileriyle buluşacak olan yapımın, belki de en merak edilen noktası “Aşk”ı nasıl resmettiğine dair yaptığı açılımlar olacaktır.

Filmin kısaca özetleyelim: Dört farklı kadının hikayesine değinen film, özgür kadının modern sorunlarına parmak basıyor. Bu doğrultuda heyecanı azalan bir eş, yasak ilişki yaşayan bir öğretmen, spor hocası bir kadın ve komşusunu gözetleyen kadın komşu diye kabaca özetleyebileceğimiz hikayeleri bünyesinde bulunduruyor. Bu dört kadının kendi duygusal buhranlarının içinde hayatlarına bir anlam katma ya da sorunlardan kaçış yollarına tanıklık ediyoruz.

Birbirinden dokunaklı dört hikayenin, acı çeken kadınlarını düşündüğümüzde; aslında filmin adında geçen aşkın farklı bir metafor olduğunu anlıyoruz. İnsanların kendi içlerinde sıkışıp kaldıkları hikayelerinde, çıkış yolu olarak hepsi cinselliği seçiyor. Cinsellik bir anlamda karakterlerin hayatı unutmak adına çabalarının çıkış kapısı olarak film boyunca vurgulanıyor. Duyguların yavaş yavaş bedeni terk etmesi, adım atamayacak kadar daralan insanların belleğinde çözümlenemeyecek kadar depresif boyutlara ulaşmasına neden oluyor.

aşk b d

Film ilk hikâyenin varlığıyla gerçekten de seyir zevki olan bir filme kapıları açarken, ikinci ve üçüncü hikayelerle beraber ritim kaybediyor. Dördüncü hikayenin de belli seviyelerin altında kalması sonucunda kimi izleyiciyi buruk bir şekilde salondan ayrılmasına neden oluyor. Tabii bu filmi beğenmeler kadar beğenenler de var. Beğenenlerin çoğunluğu filmin yoğun duygulara sahip olmasından etkileniyorlar. Sessiz ama derinden izleyici yakalamaya çalışan film, biraz da seyircisinin empati kurmasına bel bağladığından dolayı, ancak filmi yakalayabilenlere keyif vermeyi başarıyor.

Tıpkı bir enstruman icrasında olduğu gibi, filmin notalarından birini kaçırdığınız an, bazı noktaların eksik olduğunu hissediyorsunuz. Bu eksiklik de filmden aradığınızı bulamamanızla sonuçluyor. Velhasıl film cesur oyunculuklarıyla, pek özgün olmayan gerçek hikâyelere yöneliyor. Her hikaye birbirinden daha fazla can yakıcı olduğundan olsa gerek, bir süre sonra insanı bunaltmaya başlayabiliyor.

Filmin kötü yanlarından birisinin de cast seçimi olduğu söylenebilir. Tüm kadınların birbirlerine benzer tipte oyunculardan seçilmesi, hikayelerin kesin ayrımlara neden olamamasına neden olduğundan, belirli zamanlarda aynı hikayeyi izliyorum sanmanıza neden oluyor. Dolayısıyla da hikayeden kopmanıza neden olunuyor.

Aşk Birleşik Devletleri, hikâyelerinde derinlikten çok duygusal etkiyi gözeten, fazlasıyla soluk renkleriyle, insanı depresifleştiren izlemesi yer yer zor bir film denilebilir. Filmin temposundaki aksakları bir kenara bırakırsak, bu seneki ortalam filmlerden biri daha izlenmeyi bekliyor. İsmin cazibesi, içerik beklentisini yükseltilmesine neden olduğundan dolayı, izleyiciler film sonrasında içlerinde bir boşluk yaşıyorlar. Doldurulamayan bu boşluk da, filmin yücelmesine mani olan bir etken olarak hafızalarda yer ediniyor.