02.02.2018

In the Fade: Adaletsizliğin Paramparça Edilişi

Altın Küre ödülünün ardından Oscar’a da göz kırptığı konuşulan Fatih Akın’ın son filmi In the Fade, ne yazık ki son beş aday film arasına giremedi ve Oscar şansını kaybetti. Ancak kazanılan ödüller açısından filmi değerlendirdiğimizde, ortada hali hazırda muazzam bir başarı olduğunu rahatlıkla ifade edebiliriz.

Eleştiri oklarını üzerine çeken Akın

Fatih Akın, yakın dönem çalışmalarından The Cut filminin ardından eleştiri oklarının hedefi haline geldi. Akın filmografisini takip edenlerin şaşkınlıkla izlediği ve/veya izleyemeyip yarım bıraktığı The Cut’ın ardından yaptığı açıklamalarla da yönetmen, kafalarda soru işareti bırakmaya devam etti. Yedi yıl süren yoğun bir çalışmanın ürünü olduğunu ifade ettiği filmde, anlattığı meseleyi ön plana çıkararak abartılı bir şekilde bu durumu vurguladı. Ancak filmin derdi ile herhangi problemi olmayanları da rahatsız eden bir durum vardı. O da Fatih Akın’ın sinema dili ve yapısından filmde eser yoktu ve acaba bu bir filmden ziyade kurgusu önceden hazırlanmış “proje mi?” sorusunu akıllara getiriyordu. Belki de onu sevenler, yakından takip edenler yanılıyorlardı ve Fatih Akın sineması boyut değiştirmişti. Bu tartışmaların ve kazanılan ödüllerin de etkisiyle Fatih Akın’ın büyük bir merakla beklenen son filmi In the Fade, bu hafta itibariyle görücüye çıkıyor.

Bir Diane Kruger Filmi

Filmin merkezinde, terörist bir saldırı sonrası eşini ve çocuğunu kaybeden Katja’nın dramı yer alıyor. Fatih Akın’ın yanı sıra bu kadın karaktere hayat veren Diana Kruger’le de özdeşleşecek bir film In the Fade. “Maestro” Diana Kruger önderliğinde filmde yer alan diğer karakterlerin de film boyunca üstün performans sergilediklerini söyleyebiliriz. Yaşanan olayın ardından odak noktamız Katja oluyor. Filmi iki açıdan değerlendirebiliriz.

İlk olarak; Katja’nın iç dünyasında yaşadıkları… Hayatın anlamını kaybetmesi, olayın peşine düşüp; mücadele etmesi ve her şeyin tekrardan anlamsızlaşması. İkinci olarak; olayın hemen ardından gerçekleşen polis sorgusu, ardından yaşanan mahkeme süreci ve filmin finaline kadar taşınan politik yapı. Katja’nın yaşadığı dramı derinden hissetmemizde, günümüz gerçekçiliği ile kurulan bu bağın önemli etkisi var. Avrupa’da artan göçmen karşıtlığı, aşırı sağ partilerin ve Neo-nazizm’in yükselişinin “normal ve göründüğü gibi” olmadığını; özellikle son yıllarda ortaya koyan ender yapımlardan In the Fade. Fatih Akın, Katja’ya kritik anlarda söylettiği repliklerle ve filmin finalinde gözlerimizin içine baka baka yaptırdığı hareketle durduğu nokta konusunda net ve cesur bir çizgi çiziyor.

İnsanların ön yargıları veya onlara empoze edilmeye çalışılan eril dille de hesaplaşma olarak görebiliriz bu filmi. Yaşanan benzer terör saldırılarını incelediğimizde medyanın, ülkeleri yönetenlerin kullandığı dilin, katliamcının temsiliyetine göre değiştiği rahatlıkla görülebilir. Yakın zamanda meydana gelen Vegas katliamının ardından Amerika Başkan’ı “beyaz” Amerikalı olan saldırganı “deli” diye nitelendirmekle yetinmişti.

Fatih Akın, kamerası ve kalemiyle işte bu adaletsizliği deyim yerindeyse “paramparça” ediyor.