13.09.2017
It: Çocukluğumuzun Kabusu Geri Döndü
Kitaptan Televizyona, Televizyondan Sinemaya…
Her yıl Stephen King’in romanları ya da kısa öykülerinden uyarlanan filmler sinema çöplüğünde yerini alırken “It” gerek fragmanı, gerekse görselleriyle sinema çevrelerinde bu kötü talihi tersine çevirecekmiş gibi bir hava estirdi. Birçok insanın çocukluğunun en tüyler ürpertici anlarını bu kitapta yaşadığı düşünülünce bu zaman kadar sadece bir televizyon filmiyle yetinilmesi şaşırtıcı bir durumdu. Nitekim yapımcılar bu açığın farkına vararak korku sineması için bu önemli öyküyü sinemaya taşımaya karar verdiler.
Korku sineması denildiğinde en akılda kalıcı korku figürlerinden biri olan Pennywise TV’ye uyarlanan filmde Tim Curry tarafından başarıyla canlandırılmıştı. Hatta o kadar başarılıydı ki, uzun süre kimse bu rol için onun dışında başka kişiyi düşünmedi. Ancak geçen uzun yıllar neticesinde yeni bir Pennywise’ın vakti gelmişti. Bu sefer daha karanlık bir uyarlama It romanın hakkını vermeliydi. Bu yüzden de derin bakışlara sahip İskandinav bir oyuncu bu rol için biçilmiş kaftan olabilirdi. Yapımcılar Pennywise için Skarsgard ailesinin belki de en az popüler üyesi olan Bill Skarsgard’ı bu rol için layık gördüler. Böylece aranan tüyler ürperten palyaço portresi ortaya çıkmıştı.
Başarılı Bir Roman Uyarlaması…
Filmin ABD’de ilk haftasında bütçesinin neredeyse dört katı gişe yaparak şimdiden yılın en karlı yapımlarından birine dönüşmesi ve eleştirmenler tarafından başarılı kabul edilmesiyle merak duygusu üst seviyeye çıktı. Peki bu filmin beğenilmesinin sırrı neydi? Kısaca buna değinelim. Ama öncesinde kitabı okumayanlar için kısaca filmin konusunu özetleyelim.
Derry kasabasında her yıl hatırı onlarca insan kaybolmaktadır. Hele ki kaybolan çocukların sayısı oldukça fazladır. Yaz tatiline gören bir grup çocuk bu gizemli olayları araştırırken kasabanın tarihinde bir palyaçonun varlığını keşfederler. Palyaço Pennywise (Bill Skarsgard) çocukların korkularıyla beslenirken, onların en korkunç kabusu haline gelir. Çocuklar hayatta kalmak istiyorlarsa birlik olmak zorundadırlar.
Hollywood klişesi olan kaybedenler kulübü bu filmin içinde ayrı bir anlama ulaşırken It’in başarılı olmasının nedenlerinin başında gerek kitap, gerekse önceden çekilen tv filmindeki en başarılı unsurlar It’in ilk bölümünde sergilenmiş. Kitaptaki hikayedeki en zayıf kısım olan yetişkin bölümü, ilk filme yansıtılmayarak geri dönüşlerle ilerleyen hikaye yalınlaştırılmış. Bu durum da hikayedeki karakterlerin derinleştirilmesine yaramış. Televizyon filminde kitaba son derece sadık kalınarak hikayenin boğulmasına neden olmuşlardı. Buna rağmen hikaye o kadar sağlamdı ki kendini kurtarabilmişti. Sinema filminde ise bu zorlamaya girilmeyerek sadece çocuklara yoğunlaşarak önemli bir karar verilmiş.
Doğru Hamleler Filmin Yükselmesine Olanak Vermiş
Filmin geçtiği 80’ler atmosferi, çocukların en saf zamanlarından ergenliğe geçişleri sayesinde ortaya çıkan cinsel uyanışın ilk belirtileri bu filmde başarıyla sergilenmiş. Bir korku filminde büyüme hikayesi anlatmak zordur. Bu yüzden de çocukların bakış açısıyla hikaye anlatımı sınırlandırılarak masumiyetin en kadar karanlık noktalara varabileceği irdelenmiş.
Şiddet dozajı olabildiğince yüksek tutularak izlediğimiz filmin bir çocuk filmi değil, korku filmi olduğunu vurgulamışlar. Bu açıdan Mama filmiyle beğeni toplamış olan yönetmen Andy Muschietti devraldığı projenin hakkını vererek korku janrının tüm niteliklerini filme yetirmeyi başarmış. Korkunç mizansenler kurgulanarak tüm filmi izleyiciler için korku ziyafetine döndürmüşler. Filmdeki kimi sahneler Flatliners, Stand By Me, Funhouse gibi filmlere gönderme yaparken kitabın temelinin iyi kavrandığı söylenebilir.
Kadro seçiminin faydalarını gören film, çocuk oyuncuların uyumuyla beraber adeta şahlanarak filmin akıcılığını canlı tutmayı başarmış. Yeni nesil için adeta uzun metraj bir Stranger Things bölümü olarak kabaca adlandırabileceğimiz film, Stephen King’in o beklediğimiz iyi uyarlaması olarak akıllarda kalacaktır. Muhtemelen It filminin ikinci bölümü için aynı şeyleri söyleyemeyeceğiz. Bu yüzden de yeni film genele kadar bu başarılı yapımla korkuseverler bayramlarına başlasınlar. Çünkü Pennywise’ın yüzündeki gülümseme kanımızı donduracak…