01.05.2016
Karakter Mutfağı: Billy Elliot
“Mesela Wayne Sleep”
Eril olan ile dişil olana ait olan şey ya da şeyler. Bize, bizden önce hazırlanan ve hangisine dokunmaktan öte uzanacağımızı, hangi bardağı kavrayacağımızı, hangi çatalı ve bıçağı parmaklayacağımızı fısıldayan, sessizlik frekansıyla kafa kafaya vermiş evrensel bildiriler. Hepsi sessiz bir eşiğin dağarcığında ama büyük bir hızlı örmekte varlığını. Varlığının bilincinde hareket etmeyi öngören evreninde, bu evrene dayadığı çıtaları arasında sıkışanlardan değil, hızla zıplayanlardan ve kaçanlardan Billy Elliot. Başta madenci bir babanın, dahası küçük bir madenci kasabasının koyu ve sisli duvarlarını arkasına alarak yürüyen bir çocuğun adımları. Balerin olmak. Ya da erkeğe yontulmuş ve sertleştirilmiş haliyle “balet” olmak. Nispeten daha az fonetik, daha net ve kırılgan olmayan bir yapı bütünlüğü. Bu bütünlük içinde Billy’nin koşar adım uzaklaştığı sadece büyüdüğü topluluk hiyerarşisi yahut düzeni olmaz. Ardında bıraktığı topluma dair toplumsal bir yapı bozum vardır.
Thatcher’ın kalemin sivri ucunu durmaksızın batırdığı bir halk ve zaten tek başına, başlı başına zor olan dönem koşullarında politik çıkmaza sürüklenen bir kitle. Dönemsel uzamını fon olarak seçen pek çok örnek filmden Billy ve babasını farklı kılan ve onları askıda ayrı tutan nokta ise şüphesiz prototipleşen baba-oğulun o çatışmadan fazlaca beslenen ikircikli alanını karakterlerin kendine hiç mi hiç baz almaması. Başta koşmaya ve dönmeye başlayan o muktedir kırılgan alana dokunmaya meyilli karakter çatışmasından beslenen kavga anatomisi bu ikilinin hayatında yok denecek kadar az. Billy için baba figürü bağlı bulundukları kozmozda onlardan çok uzaklarda çizilen resmi daha bir yakınlaştıran, kısacası altın varaklı tabloya dokunmak için kırmızı bant şeridi şöyle bir kenara iten bir rolde.
İçinde döndükleri grup ya da topluluk. Debelendikleri, bolca déjà vu yaşadıkları mahalle kavramı. Her şey bu grubun gördüğü şekilde görünürdür. Biçim alır, şekillenir. Grup ruhu ve dinamikleri dediğimiz çok çok göz yerine tek bir gözden görmeye başlar çoğunluğun azınlık ruhu. Fotoğrafta herkes aynıdır. Zira fotoğrafta nasıl duracağınız, nerede, ne yöne yerleşeceğinizi onlar bilir. Bu bilinçle hareket eder ve bir vakit sonra çölde çiçek olmak istemeyiz. Koca bir yap-bozun minik bir parçası olarak o, bu veya şunun çevresindeki birkaç parçanın “ahengini” bozmamak adına oturduğumuz sandalyeye daha bir iştahla otururuz. Tam da bu noktada, öyle ya grup kahramanlarının, komşuların ve ahbapların düzen içinde nerede durduğunu bilme süreci ve akabinde onaylama ihtiyacı beliriverir. Söyleyeyim o zaman: “Benim oğlum balerin olacak; madenci değil!”.
Koş Billy koş. Dön Billy dön. Havadaki elektriklenmeyi tam anlamıyla gerçekleştirme arzusu onun için büyüme edimi. Büyümekten öte hayallere ve arzulara ulaşmak adına dönmek. Yaşıtları standart diye çok kez nitelediğimiz spor derslerini alırken onun için spor, tam tur balone yapmak. Karmaşanın ve kaosun kucağındaki bir toplum bandında ayakta birkaç sıkı bale turu. Bale ayakkabıları, dans etme, bir balet, biyolojik olarak erkek, ait olduğu sınıfsal dayanak ve Billy Elliot. Tıpkı Wayne Sleep.