17.03.2018
İFF – Ulusal Altın Lale Yarışması: Kırık Kalpler Bankası
Kırık Kalpler Bankası: Aşk Kaybetmeye Mahkumdur
Ünlü Sıradışı Bir Filme İmza Atıyor…
Her filmiyle hayran kitleleri tarafından büyük coşkuyla karşılanan Onur Ünlü filmleri Kırık Kalpler Bankası ile yeniden seyirciyle kucaklaşıyor. İstanbul Film Festivali ulusal yarışma filmlerinden biri olan yapım, Romeo ve Juliet’in serbest uyarlaması olarak merak uyandırıyor. Kadrosunu adeta Onur Ünlü filmleri en iyiler kadrosu şeklinde dizayn eden yönetmen izleyicilerine farklı duygular yaşatıyor.
Onur Ünlü yeni filminde kara mizahın keskinliğini, romantizmin çaresizliğini ve hayatın çelişkilerle dolu dramatik yapısını kullanıyor. Stilize bir yönetmenlik çalışmasıyla fark yaratmayı başarıyor. Çoklu karakter yapısı ve atlamalı kurgunun hızlı temposu nedeniyle film zor anlaşılan bir yapıya bürünüyor. Bu durum filmin izlenebilirliğini etkiliyor. Yine de içinizde bir yerde suçlu zevke dönüşerek bu çılgınlığın bir parçası olmak istiyorsunuz.
Ünlü bu filminde adeta Sen Aydınlatırsın Geceyi filmindeki Şekspiryen yapıyı ve İtirazım Var filmindeki polisiye kurguyu birleştirerek bu iki filmin kırmasını hayata geçiriyor. Filmin dramatik yapısının içindeki absürt öğeler ve karakterlerin ani tepkileri artık Ünlü sinemasının keskin özelliklerinden demek dersek yanılmış olmayız. Filmin gerek içeriğindeki, gerekse kadrosundaki kalabalıklığın olumsuz etkisini Kayıp Nişanlı filmine benzetebiliriz. Görsel anlamda büyüleyici ama içerik olarak yanıltıcı bir kimliğe bürünüyor.
Filmin gösterişli görüntü yönetimi bir an bile yerinde durmazken seyirciyi sarhoş etmeyi başarıyor. Filmin başındaki Ahmet Mümtaz Taylan’ın adeta döktürdüğü sahnede bu hareketli kameranın olumlu katkılarını hissediyoruz. Ancak film belli bir noktaya kadar büyüleyici plan sekanslarını devam ettirirken, aniden yarışta iflahı kesilen bir atlet misali dalağı şişiyor ve zirvede götürdüğü yarışta geriye düşmeye başlıyor. Aynı hızı filmin geneline yayamazken tökezlemeye başlıyor.
Zaten oyunculuk performanslarını dikkate aldığımızda tek başına filmi sürükleyen biri olmadığından film eşit dağıtılan rollerde oyuncuların silikleşmesine yol açıyor. Ses tasarımındaki üst üste binen sesler ve oyuncuların anlaşılamayan repliklerinden anlayacağımız üzere ses bandında ciddi sorunların olduğu aşikar diyebiliriz. Kurgudaki gelişigüzel serbestlik, bir süre sonra hikayesinin dengesini bozarak izleyip unuttuğunuz bir gösteriye dönüşüyor.
Türk tatilcilerin açık büfe görünce tabaklarını tıka basa doldurmasını hatırlatan filmin içeriği, ilk başlarda inanılmaz lezzete koşmanıza vesile olsa da, sonrasında tatların karıştığı lapaya dönüyor. Hikayesindeki kimi karakterlere beklenti yükleyip beklentiyi karşılayamamaları akışın aksamasına olanak sağlamış.
Artıları ve Eksileriyle Tartışmalı Bir Film
Vedat Özdemir’in kariyerinin zirvesine ulaşarak kotardığı görüntü yönetmenliği çalışması ve sanat yönetmenliğindeki ince çalışmalar filmin kalitesine katkı sağlıyorlar. Böyle çılgın bir projeye uygun tasarlanan Mekanlar, renk paletiyle uyum göstererek görsel zenginliğin çeşitlenmesine vesile oluyor.
Kırık Kalpler Bankası için kısaca Türkiye’de teknik anlamda son yıllarda yapılmış en üst işlerden biri olduğunu söyleyebiliriz. Çoklu karakter yapısı içeriğin toparlanmamak üzere karışmasına neden olsa da, Shakespeare’in yolunda giden dizelerin replikle buluşması bir yere kadar heyecan verici olmayı başarıyor. Ancak ses bandındaki karışıklar ve kontrolsüz yönetmenlik kurguda hikayenin güç kaybetmesine sebep oluyor. Yılın en farklı çalışmalarından biri olduğundan dolayı bu filme olumlu yaklaşmanın gerektiğini belirtmek istiyorum. Bu tip cesur işler belki de sinema vizyonumuzu ve hayal gücümüzü besleyecek unsurlar olarak gelişmeyi mutlak kılacaktır. Sizi yoracak bir deneyim olsa da sinemada farklılık arayanların kaçırmaması gereken bir yapım olarak izlemenizi tavsiye ederim.