28.05.2017

ELEŞTİRİ: Kırımlı

Sosyal bilimler değil, mühendislik eğitimi alıyor olsak da eğitim-öğretim hayatımızın her devresinde Tarih dersi görüyoruz. Kendi deneyimlerimden yola çıkarak söyleyecek olursam; bu dersin yüzeysel anlatıldığını ve kimi hassas konuların, milliyetçi yönü ön planda tutularak işlendiğini gözlemledim. Örneğin; sınıfta bir arkadaşımız bu konular diğer ülkelerde nasıl anlatılıyor diye sorduğunda, öğretmen; o ülkelerin Türkiye’ye ve Türklere ön yargı ile baktığını ifade ettikten sonra, Polonyalı bir kızın kendisine Türkiye’ye geldiğinde çok fazla dilenci gördüğünü söylediğini; onun da kıza ilk önce sen kendi memleketine bak, çingenelerin doğduğu topraklar sizin oralar, diye karşılık verdiği anısını anlattı. Gülüşmeler, alkışlar.. Türklüğün zaferi, çingenelerin yenilişi.. Ders bitiminde, kendi milletimize ve ülkemize saygısızlık tabii ki yapılmasın; ama üniversitede ders veren bir kişinin, olayı böyle anlatması mı daha vahim yoksa çingenelerin ilk ortaya çıktığı ülkenin Hindistan olduğunu bilmemesi, diye düşündüm. Bu örneğin ışığında filme gelecek olursak..

Cengiz Dağcı’nın “Korkunç Yıllar” adlı romanından uyarlanan “Kırımlı” filminin konusu şöyle: Sadık Turan (Murat Yıldırım) adlı Kırım Türkü olan kişi, II. Dünya Savaşı başladıktan sonra Nazi Almanyasına karşı savaşıyor ve sonrasında esir düşüyor. Almanca bilmesinin avantajıyla da kısa süre sonra Almanların, Kırım’ı Ruslardan kurtarıp özgürleştirme vaadiyle Türklerden oluşan birlik kurma planına dahil olarak, Alman ordusunda görev almaya başlıyor. Polonyaya göreve giderken aşık olacağı kadın Maria ile de tanışıyor.

Kırımlı’yla ilgili genel eğilim kostüm, savaş sahneleri, prodüksiyon ve görüntü yönetmenliği yönlerinde başarılı olduğu. Bunlara benim de pek fazla bir itirazım yok. Feza Çaldıran iyi bir görüntü yönetmeni, kostümler çok özenli, TRT sponsorluğunda da iyi para harcanarak, güzel savaş sahneleri çekilmiş. Ancak Kırımlı, insanların duygularını nasıl sömürebiliriz diye düşünülerek yansıtılmış aşk sahnelerine, bununla birlikte de her adımı önceden bilinen klişe hikayeye ve tarihsel olarak da derinlikten yoksun, “Ruslar, Naziler kötüdür; yaşasın Türkler!” mesajı veren bir anlatıma sahip. Filmde Kırım’ı, camisi yıkılan Rus işgalinde bir şehir olarak, sadece açılış sahnesinde görüyoruz. Salt bu sahne bile, filmin insanların duygularına ve algılarına yapılan müdahalenin en açık örneği.

İlk paragrafta belirttiğim gibi duyguları kabaran gençler nasıl gülüp, hocalarını alkışladılarsa; izleyiciler de Kırımlı’da kimi sahneleri alkışlayıp, yer yer de ağlayacaktır. Ancak Kırımlı, kötü ve karikatürize kaçan oyunculuklar, süresi, senaryo ile birlikte bir şeyleri eleştirmek veya anlatmaktan ziyade, nasıl gişe yaparım da harcadığım parayı çıkarırım kaygısıyla çekilen bir film olmaktan ileri gidemiyor.