12.07.2021

Lux Æterna: Sinematografik Kaos

Yazarın Film Puanı: 10/6

Geçtiğimiz yıl Kasım ayında ikinci kez faaliyetlerine ara veren sinema salonları 1 Temmuz itibariyle yeniden açıldı. Aylardır salonlara hasret kalan sinemaseverlerin de vizyonun ilk gününden bu yana olan ilgisi de gişe ve hasılat rakamlarında kendisini göstermeye başladı. Box Office Türkiye verilerine göre vizyonun sadece haftasında satılan 423.069 bilet ve 9 milyon TL’yi geçen hasılat ilerleyen süreç için bizleri biraz olsun umutlandırdı.

Vizyonun ilk haftasında ise Gaspar Noé imzalı Lux Æterna da vizyon diyen filmler arasında yerini aldı. 2019 yapımı olmasına karşın pandemi koşulları ve sinemaların kapalı olmasından dolayı bir türlü izleyemediğimiz filme vizyonun ilk haftasında kavuşmak da sinemaya gitmek isteyenler için en geçerli itici güç oldu.

Dünya prömiyerini 72. Cannes Film Festivali’nde yapan ve 51 dakikalık süresiyle orta metraj bir anlatı sunan Lux Æterna, Béatrice Dalle ve Charlotte Gainsbourg’u cadılar hakkında çekilen bir filmin setinde odağına alıyor. Filmin başrollerinde Antichrist, Melancholia, Nymphomaniac gibi filmlerde etkileyici performanslara imza atan Charlotte Gainsbourg ve Night on Earth, À l’intérieur ve Betty Blue gibi filmlerle tanınan Béatrice Dalle yer alıyor. İkiliye Mad Max: Fury Road, The Neon Demon gibi filmlerle tanınan Abbey Lee ile Love filminde yönetmenle birlikte çalışan Karl Glusman eşlik ediyor.

Adım Adım Kaosa Doğru

15 ve 18. yüzyıllar arasında Orta Çağ Avrupası’nın karanlık yönünün acımasızlığı içinde ortaya çıkan cadı avı ve cadıların yakılması temeline dayanan film, hikâyesini bu trajedi üzerine inşa etmeye başlıyor ilk dakikalarında.

Filmin neredeyse yarı süresini kapsayan diyalog bölümünde ise filmin ilerleyen dakikalarının gerilimi müzik, ikiye bölünen ekran, cadılar ve yakılmaları üzerine süren sohbetle adım adım yaklaşan kaosunun içine yavaş yavaş çekmeye başlıyor. Özellikle bu noktada ikiye ve hatta filmin son anlarında üçe bölünen ekranda; olayların, diyalogların, karakterlerin arasında yönetmenin davet ettiği gezinti baş döndürücü olsa da nadiren denk gelebileceğimiz bu deneyimi zihinlere adeta zerk ediyor.

Kaos Ateşinin Ortasında

Görsel ve işitsel anlamda hikâyeyi rahatlıkla bastıran bir anlatımın yanı sıra setteki histeri krizlerinin de ortasında bırakan film, bu hissiyatı dinamik kamera kullanımı, cümlelerin birbirini ezmeye çalıştığı yoğun diyaloglar, statü farklılıkları ve ast-üst ilişkilerini de kısa sürede verimli bir biçimde işliyor.

Hikâyeyi geri plana atan bakış açısıyla deneysel ve yeni denemelere açık bir anlatım suna film, yönetmenin tarzına alışık olanlar ve bir önceki filmi Climax’i izleyenler için benzer bir atmosferi inşa ediyor. Yarattığı atmosferin içine kargaşa, kaos, bilinçaltının dışa vurumu, dini göndermeler ve feminizmi de ekleyen yönetmen, son 10 dakikada yarattığı atmosferle duyma ve görme duyularının sınırlarını zorlayarak sinemanın sanatsal ve eşsiz güzelliğini bir kez daha hatırlatıyor.

NOT: Filmin kapanış jeneriğinin sonuna kadar beklemenizi öneririm. Sonunda güzel bir sürpriz sizleri bekliyor.