01.06.2017

Mihrace Yekenkülüğ ile Şipşak

1-Sinemada izlediğiniz ilk film?
Daha öncesinde de sinemada film izlemişliğim vardı ama baştan sona hatırladığım ilk film Yıldız Savaşları IV. 1980 senesiydi sanırım.

2-Kendinize en yakın hissettiğiniz film? 
Çok uzun bir listem var ama yine de Bülbül’ü Öldürmek derim; Gregory Peck’in çok da güzel hayat verdiği Atticcus Finch hayalimdeki baba figürüdür çünkü.

3-Yarısında çıktığınız film var mı?
Balistik diye bir aksiyon filmi hatırlıyorum; sürpriz vaadetmeyecek derecede kötü ilerliyordu tüm bileşenleriyle, tahammül edemedim. Ayrıca yarısında çıktığım, adını bile hatırlamadığım bir sürü film de var, bunu saygısızlık olarak görmüyorum açıkcası. Asıl, kötü bir işe tahammül göstemek iyi işlere saygısızlık. Beğeni kıymetli bir şey, bol keseden savurup vasata alan açmamak lazım!

4-Bu rolü ben oynamalıydım dediğiniz bir rol var mı?
Etkilendiğim kadın karakterler zaten çok iyi yorumlandığı için o denli etkileyici roller haline geliyor. Bu noktadan sonra ‘’ben oynamalıydım‘’ demek hadsizlik olur.

5-Uykunuzu kaçıran bir film var mı? (Korku filmi olmak zorunda değil)
Beni etkilemeyi başaran her film uykumu kaçırır. İlham veren, düşündürten, hayal kurdurtan film, üretme isteğimi ateşliyor. Korku ve gerilim türü derseniz  Rosemary’nin Bebeği derim; öyle karanlık dünyalar gerçekten var ve Rosemary olmamız çok uzak bir ihtimal değil.

6-Hala izlemediğiniz için utandığınız bir film var mı?
Polanski çok sevdiğim bir yönetmen, son filmi Kürklü Venüs’ü hala izlemedim, henüz hiçbir fikrim olmadığı için canım sıkılıyor biraz. Utancı genelde izlemeden değil izledikten sonra yaşıyorum ben. ‘’Nasıl haberim olmamış, nasıl bu kadar geç kalmışım’’ diye düşünüyorum. Mesela yakın zamanda Sorrentino’nun Muhteşem Güzellik adlı filmini izledikten sonra yaşadım benzer şeyler.

7-Sinemada kahramanınız kim? (Gerçek ya da kurgusal olabilir)
Genelde anti-kahramanları daha çekici ve üzerine konuşulası buluyorum. Darth Vader, Hannibal Lecter, Tehlikeli İlişkiler’in Merteuil’ü ya da Betty Blue’nun Betty’si gibi… Ama kahramanım Atticus Finch. Dürüst, adil, vicdanlı… İnsana huzur ve dahası umut veriyor.

8-Sizin için bir filmde öncelikli olan hikaye mi yoksa teknik / görsellik mi?
Hikaye. Mete Özgencil geçen ay okuduğum bir yazısında “Teknik, istediğiniz sonuca ulaşmak için sadece bir araçtır, tamamı teknikle kotarılmış hiçbir iş etkilemez, kendini özletmez, sadece yadırganmaz hepsi bu kadar!” demiş, kesinlikle haklı. Hikayesini süregelen hayatında okuyamadığın insanları bile sindirebilmek  güç. Sinemada derinliğe, hislere ve sihire ihtiyacımız var. Bunların hepsi de ancak iyi bir hikayede buluşabilir.

9-İçinde bulunmak istediğiniz bir proje ya da çalışmak istediğiniz bir yönetmen var mı? 
Vardır herhalde ama muhatabına selam çakmak gibi göründüğünden bu tür sorulara cevap vermek beni utandırıyor açıkcası. Ama büyük düşler peşindeysek Haneke derim.

10-Hayatınız film olsa adı ne olurdu?
Ay Makası

11-AVM sineması mı sokak sineması mı? 
Çocukluğumun ve ilk gençliğimin sokak sinemalarını çok özlüyorum, tercihim o yöndedir ama yaşamın pratik alışkanlıklarından biri haline geldiği için gidiyoruz elbette AVM sinemalarına da.