21.10.2016

Modern Klasikler: Forrest Gump

Forrest Gump

Robert Zemeckis’in yönetmenliğini yaptığı ve başrolünü Tom Hanks’in üstlendiği 1994 yapımı Forrest Gump, bu hafta ‘ Modern Klasikler’ bölümünün konuğu. En İyi Film kategorisi de dahil olmak üzere Forrest Gump, toplamda 6 Oscar’ı bulunan ve günümüzde halen adından sıkça söz edilen bir yapım. Winston Groom’un aynı adlı romanından birçok detayı değiştirelerek uyarlanan filmin senaryosu ise Eric Roth’a ait.

Zeka seviyesi olarak kabul edilen IQ ölçümünün 75 olduğu, ortalamanın/normalin altında zekaya sahip olan Forrest Gump’ın hayat hikayesini anlatıyor, film. Forrest’ın çocukluğundan başlayan film, 60-80’li yıllar arası zaman diliminde geçiyor ve Amerika’da o dönem yaşanan önemli meselelere de değinmeyi ihmal etmiyor. Forrest, düşük zekası yüzünden alay edilen ve bu nedenle sahip çıkmak istediğimiz saf, iyi, ‘farkında’ olsun ya da olmasın sevdiklerine yardım etmeye çalışan bir karakter olarak karşımızda.

Filmin kurduğu dramatik çatışma yapısı gereği mağdur olduğunu hissettiğimiz Forrest Gump’ın hep başarılı olmasını istiyor, biz de Forrest gibi onun neyi, neden yapması gerektiği kısmını sorgulamıyor, sadece yapıp; o durumu gerçekleştirmesine odaklanıyoruz. Forrest’ı yönlendiren insanların ona öğrettiği düşünmeden, söylenenin yapılması; biz seyirciler nezdinde de Forrest tarafından sağlanıyor. Yani bir nevi Forrest Gump’ın etkisi altına girmiş bulunuyoruz. Filmin en büyük başarısı burası olmakla beraber, bu altını çizdiğimiz noktaya genel bir bakış açışı getirerek, Amerika’nın kurmuş olduğu sistemin bu denli tıkır tıkır işlemesinin mantığını daha iyi kavrayıp, görebiliyoruz.

FORREST GUMP, Robin Wright, Tom Hanks, 1994

Forrest Gump, ‘Amerikan Rüyası’ masalının vücut bulmuş hali

Herkesin IQ’su Forrest’ın düzeyine inerek, uyutulan bir topluluğa dönüşüyoruz. Masallara kolay inanıp, seviyoruz ve mutlu sonun gelmesini dört gözle bekliyoruz. Forrest Gump, ‘Amerikan Rüyası’ masalının vücut bulmuş hali olarak böylece beliriyor beyaz perdede. Film, olayların yaşandığı yıllar baz alındığında önemli birçok yaşanmışlığı ekrana getiriyor. Vietnam Savaşı, Soğuk Savaş Dönemi, 68 Kuşağı… gibi mevzular bir şekilde ekrana yansıyor. Bu durumlar Forrest’ın hayatı etrafına yedirilerek aktarılıyor. Hippi gençliğin başta savaş karşıtlığı olmak üzere Amerika içinde verdiği mücadeleler yüzeysel bir yapıda ele alınıyor ve tam tersi Forrest üzerinden savaş kahramanlığı güzellemesi yapılıyor. Jenny’nin ölümü üzerinden ‘kadın’ dramaturjisi üzerine ciddi sorunlar taşıyan Forrest Gump, hippi gençliğin temsili biçiminde olan karakterin başına gelenleri, normatif toplum yapısına uyulmadığı üzerinden biçimlendiriyor. Film, ciddi meselelere olan bu korkak ve korumacı yaklaşımı nedeniyle yüzeysel kalıyor.

Tom Hanks başta olmak üzere oyuncu performansları ve teknik işçiliğin üst seviyede oluşu, filmin hikayesinin başarılı bir şekilde anlatılmasını sağlıyor. Forrest’ın belirttiği gibi “Yaşam bir kutu çikolata gibidir. İçinden ne çıkacağını asla bilemezsin” sözü filmin omurgasını oluşturuyor. Bu noktada ise seçim bizlere kalıyor, ya Forrest gibi düşünmeden ve nereye olduğunu bilmeden koşmaya devam edeceğiz ya da amaç ve iddialarımıza doğru emin adımlarla yürüyeceğiz.